Bitmeyen Gece...

130 5 0
                                    

28/06/2006

Charlie hiç kimseyi dinlemeden Victor, Harry ve Ronald ile Phoenix'in evine gitmişti. Kapıyı Phoenix'in teyzesi, Andromeda Tonks açmıştı. Çok gergin görünüyordu. Hiçbir şey demeden geçmeleri için kenara çekilmişti. Harry ve Ronald önde yürüyorlardı. Charlie ise biraz çekingen bir şekilde arkalarından yürüyordu. Salona geldiğinde tanımadığı bir kızın koltukta ağladığını görmüştü. Phoenix ise kızın ellerini tutmuş ona bir şeyler söylüyordu. Üzgün olmaktan çok çok kızgın görünüyordu. Kendisini dizginlemeye çalıştığı çok belliydi. Phoenix'in ne dediğini ancak biraz yaklaşınca duyabilmişti.

"Ona bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim Hannah. Hepimiz onu bulacağız ve onu mutlu etmeye çalışacağız."

"En-engel olamıyorum Phoenix... Aklıma sürekli kötü şeyler geliyor."

"O Rookwood'a oğlumu kaçırmak neymiş göstereceğim ben. Birazcık aklı varsa ona hiçbir şey yapmaz." Dedi öfkeyle. O sırada Victor hafifçe öksürünce Phoenix onu ve diğerlerini fark etmişti. Victor'ın bu kadar çabuk döneceğini düşünmemişti.

Tek istediği her şeyi kırıp parçalamak ve içi çıkana kadar ağlamakken bütün gücünü kendisini tutmak için kullanıyordu. Rookwood'un birazcık aklı varsa William'a bir şey yapmazdı. Karşısında on sekiz yaşındaki saf kız yoktu. Eski Phoenix olmaktan çok uzaktı. Kimsenin kendisini bir şeylerle korkutmalarına izin vermeyecekti. Onu oğluyla korkutamayacaklardı. Yine de, güçlü durmaya çalışmasına rağmen, Charlie'nin varlığı bariyerlerini büyük ölçüde zedelemişti. Onun gelmesini beklememişti. Doğrudan gözlerine bakıyordu ve görebildiği tek şey endişeydi. Ona neden öfkeli olmadığını anlamamıştı. Yine de daha fazla Charlie'ye bakmadan Potter'a yönelmişti.

"Geldiğiniz için teşekkür ederim Bay Potter." Dedi ve cebinden bir kağıt çıkarıp ona uzattı. Ardından yine konuşmaya başlamıştı.

"Eve William ile konuşmak için geldiğim sırada Hannah ve teyzemin endişeli bir şekilde ortalıkta dolaştığını gördüm. Ardından Hannah bana William'ı hiçbir yerde bulamadıklarını söyledi. Ben de kendi odama girdiğim sırada yatağımın üzerindeki bu notu fark ettim." Dedi. Derin bir nefes alıp kendisini güçlü durması konusunda telkinde bulunmaya çalıştı.

"Rookwood neden senin çocuğunu kaçırsın?" dedi Ronald.

"Bir süre önce onu Londra'da gördüm. Aramızda nahoş bir konuşma geçti. Hatta bunun hakkında konuşmak için sizi aradım, yoktunuz. İzinli olduğunuzu söylediler." Dedi Phoenix hemen. Ronald ise Harry'nin kendisine böyle bir şeyin söyleyip söylemediğini hatırlamaya çalışarak bir süre durmuştu.

"Ne zaman geldiniz?" dedi bu yüzden de. Phoenix ise bir an gözlerini kapamıştı. Tek isteği bugün boyunca yaşadıklarının tamamen rüyadan ibaret olmasıydı.

"Dün." Diye fısıldamıştı en sonunda. Ronald ise kaşlarını çatarak neden kimsenin ona bir şey söylemediğini anlamaya çalışıyordu.

"Ne dediler?"

"Bakanlığa geldik. Bay Potter'ın izinli olduğunu söylediler. Daha doğrusu Kovukta olduğunu söylediler. Gerçekten Kovuk'a gelmeyi düşünüyordum. Ama Draco Bayan Granger'a anlatırsak Bay Potter'a ulaşmanın daha kolay olacağını söyledi. Bana da mantıklı geldi. Yine de bir an önce ona söylemenin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Hatta en sonunda Kovuk'a gelmiştim. Çadırı hazırlıyordunuz." dedi. Sesi sonlara doğru biraz titrese de kendisini toparlamayı başarmıştı.

Ondan sonra Ronalddaha başka soru sormamıştı. Harry ise bulması gereken kişiler olduğunu söyleyerek evden gitmişti. Ronald Charlie ile hala evdeydi. Salonda dikiliyorlardı ve Phoenix'e bakıyorlardı. Phoenix Charlie'ye ne diyeceğini bilemiyordu. Oğluyla görüştürmemek için tezgah yaptığını mı düşünüyordu? Yüzünden ne düşündüğünü anlayamıyordu ve bu onu çok rahatsız etmişti.

Anka'nın DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin