Selin
Güneşin parlak ışıklarının gözümü kamaştırması ile mutlu bir şekilde gerinerek değil de sabahın yedisinde, uykumun en tatlı yerinde alarmın kulak perdelerimi patlatan sesiyle uyanıyorum.
Normalde beş dakika daha diyerek biraz daha fazla uyur ve hep derse geç kalırdım ama bugün okula gitmek için fazla heyecanlıydım.Mahallemizin gittiği okul bilinmeyen sebeplerle kapatıldı ve öğrenciler ayrı-ayrı okullara dağıtıldı. Normalde sıradan bir liseye gidereken şimdi Istanbul'daki en özel liseye transfer olmuştuk.
Sanki bütün gece uyumak yerine taş taşımışım gibi bir yorgunluk, bir ağırlıkla yatağımdan kalkarak ayaklarımı içimi ürperten soğuk zeminle buluşturuyorum.
Üniformalarımı üzerime geçirdikten sonra hafif makyaj yaparak aşağıya iniyorum.
Edebiyat öğretmeni annem çoktan kahvaltıyı hazırlamış, işe gitmişti bile.
Çantamı kaptığım gibi evden ayrılıyorum bir şey atıştırmadan.Bugün yeni okul hayatımıza ilk adım atma günüydü
*
"Vay canına! Aynı dizilerdeki gibi."
Ağzını beş karış açıp lisenin beyaz, oldukça büyük binasını hayranlıkla izleyen Zeynep'i dürtüklüyorum kendine gelmesi için.
"Kızım ağzını kapat, sinek kaçacak. Sıradan okul işte."
diyerek hayranlığımı gizlemeye çalışıyorum.Sonuçta ikimizde okulunun bahçesinde ağzı bir metre açık, sonradan gören salak gibi görünmek istemeyiz, değil mi?
Zeynep, yüzüne alaycı tavır takınıyor.
"He, Selin, he. İstanbul'un kenar mahalle liselerinin birinden değil de sanki Cambridge üniversitesinden geldin!"
"Hadi, çok konuşma da zil çalmadan sınıfları bulalım."
İçimdeki bilinmedik heyecanla okulun içine doğru ilerliyoruz.
Bugün, yeni hayatımıza adım atma günüydü.
*
"Aysu?"
"Burda."
"Hakan?",
"Burda"
"Ali?" ses çıkmıyor kimseden.
"Ali Mertoğlu!"
diyerek yineledi hoca bakışlarını kısa süreliyine sınıfta dolaştırırken."Anlaşıldı, sabah uykularını bölememiş yine Ali paşamız."
diyerek söyleniyor.
Hocanın bu söyledikleri üzerine istemsizce kıkırdarken sınıftakı tüm yüzler bana dönüyor bir anda ciddiyetle. Hemen kendimi toparlıyorum. Ben de aynı ciddiyetle boğazımı temizleyip 'ne var' bakışımı yollauyorum soran gözlerle.Şu Ali Mertoğlu her kimse fena fena siyaset kurmuş okulda. Yoksa ne diye üstüme atlayacak gibi baksınlar ki?
*
Zilin çalmasıyla Zeynep'le birlikte çantalarımızı alıp sınıftan acele ile çıkıyoruz. Okuldan hemen sonra part-time olarak bir kafede garsonluk yapıyorduk.
Evet, annemin bu garsonluk olayından haberi olmaya bilir,hatta kaç defa çalışmak istediğimi söylesemde
'Hayır, efendim derselerine odaklanacaksın,universiteyi kazanacaksın, benim maaşım ikimizede yetiyorda artıyor bile' desede ben anneme daha fazla yük olmamak için gizlice işe başlamıştım.
Evet, hiç bir evlat annesi için asla bir yük değildir ama kendi çapımda yardımcı olmak istiyordum anneme.
Hem derslerim de iyiydi..ikisini bir arada idare ede bilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...