Senden gidemem - 10. bölüm

2.2K 146 21
                                    


Dayanamadım yeni bölümü erken paylaştım..
Aşırı duygu yoğunluğu yaşadığım ve upuzun bir bölüm oldu..umarım sıkılmazsınız. Şarkı kısmında şarkıyı açınız.
Keyifli okumalar efenim :)

Iki gün sonra..

Ali

Komodinin üstünde yarıladığım viski şişesine uzanıyorum. Bardağa gerek duymadan şişeyi kafama dikdiğimde boğazımı yakıp geçmesine izin verdiğim acı sıvı istemsizce yüzümü buruşturuyor.
Seslice nefes alış verişinden sonra, tek kolumu başımın altında sabitleyerek yatağa uzanıyorum. İki gündür düzensiz uyku ve aşırı alkol nedeniyle gözlerim acıyla yanıyor, kapanmak için can atıyor ama beynim inat eder gibi bir türlü uyku tutmuyordu. Düşününüyorum. İki gündür aynı şeyi düşünüp duruyorum. Kafam allak bullak ve biraz da ben bulanıklaştırıyorum. Şişeden bir yudum daha alacağım sırada çalan telefon sesiyle boşta kalan elimi şakalarıma götürüp ovuyorum ve bir kez daha yüzümü buruşturuyorum.
Kulağıma içki nedeniyle olduğundan çok daha gürültülü gelen telefonun susması adına açıyorum.
"Ali..Abi sana haberlerim var."
Yataktan doğruluyorum.
"Hallettin mi Emre?"
Sessiz kalıyor biraz.
"Necmi ve köpekleri şu anda elleri kelepçeli ve karakola götürüyorlar.
Viski şişesini sertçe komodinin üzerine bırakıyorum.
"Sana onları depoda bağla, ben halledeceğim demedim mi Emre! POLİSLERI NIYE KARIŞTIRIYORSUN!"
Derin nefes aldığını işitiyorum.
"Ali..Kardeşim, benim yüzümden başının tekrar belaya girmesini istemiyorum. Emniyet amirleri konuşurken duydum birkaç üstü kapalı öğrenci cinayetleri de Necmi'nin işiymiş..Emin değilim ama ömürlük hapis istene bilirmiş."
Telefonu kapatıyorum.
Bir tarafdan Necmi'nin tutuklanmasıyla rahatlasamda, diğer tarafdan onun cezasını kendi ellerimle veremediğim için içim içim kemiriyordu.

Kapım hafif aralanırken babam kapıda beliriyor. Odayı dolduran yoğun alkol kokusundan olmalı ki yüzü anında buruşuyor. Yataktan doğrularak oturur pozisyon alıyorum. Babam yanıma ilerlerken gözleri komodinin üstünde duran yarılanmış ve yerde yuvarlanan iki tane boş viski şişelerinde oyalanıyor. Yanıma oturuyor. Gözlerimi sabit noktaya dikmiş öylece duruyorum. Konuşmuyoruz bir kaç saniye.
Elini omuzuma yerleştiriyor.
"İyi misin?
Gözlerimi diktiğim noktadan ayırmayarak kafamı olumsuz anlamda sallıyorum.
"Değilim."
Derin nefes alıyor.
"Sana iki gündür neden ruh gibi gezdiğini sormayacağım. Ayrıca, normal ebeveyinler gibi bunlar için de kızmayacağım" diyor elleriyle içki şişelerini işaret ederek.
Omuzumdaki elleriyle omuzumu hafifce sarsıyor.
"Annen duymasın, bende gençliğimde çok yaptım böyle şeyleri ama öğrendiğim tek bir şey oldu.. kendini odaya kapatıp, içkiden medet ummak kaçış yolu değildir."
"Çok üzdüm onu...Güvenini sarstım.. İstemeyerekte olsa.."
Babam odanın boğuk aurasını dağıtmak için hafif neşeli ses tonuyla
" Ee, kimmiş bizim bu keratayı bu hale sokan kız?" diyor.
Odaya geldiğinden beri ilk defa gözlerine bakıyorum.
"Kız?" Y-Yok kız mız." Tedirgin oluyorum. Bakışlarımı anında kaçırıyorum.
Yalandan kaşlarını çatıyor.
"Bana bir erkeği üzdüğün için depresyona girdiğini söylemeyeceksin herhalde!"
Gülümsemesi yerini kahkahalara bırakırken istemsizce benimde yüzümü güldürüyor.
"Hah şöyle! Git kızın gönlünü al."
Kapıyı kapatarak odadan çıkıyor.
"Git kızın gönlünü al."

Peki, hangi sıfatla!

Selin

Yatağıma uzanmış, pencereye çarparak kayan yağmur damlalarını takip ediyorum. Yağmuru çok seviyorum ve yağmur tanelerinin hep sihirli olduğuna inanmışımdır. Mesela yağmurun altında dilediği kadar ağlayabilir insan..hiç kimse farketmeden.. İki gündür dinmek bilmeyen yağmur benim de yerime ağlıyordu işte..acımı paylaşıyordu..
Kapı sesiyle kafamı çeviriyorum.
Zeynep kafasını içeri sokuyor.
"Kovulmadık mı?" diyorum güçsüz çıkan sesime rağmen gülümserken. Üstündeki yağmurluğu çıkararak elleriyle saçlarını kuruluyor.
"Sağolsun Salih abi kamera kayıtlarını sildi. Zaten öğle molası vaktine denk geldiği için pek müşteri falan da yoktu. Yani işe devam." Ellerini çırpıştırıyor neşeli çocuk edasıyla.
"Hadi ama Selin üzülme artık. Solmuşsun resmen."
Gözlerim doluyor. Alt dudağımı dişliyorum.
"Elimde değil."
Ağlamaklı sesimle dokunsalar hüngü hüngür ağlayacağım sanki.
Elimden sıkıca tutuyor.
"Sen âşık mı oldun bu Ali'ye?"
Gözlerine bakıyorum. Sanki cevabını bildiği bir soruyu soruyormuş gibi bakıyor. Kafamı yere eğerek aşağı yukarı sallıyorum.
"Âşık oldum.." Sesim fısıltıyla çıkıyor.
Bana sıkıca sarılıyor. Hafif hıçkırık kaçıyor boğazımdan.
"Aşk benim kitaplarda okuduğum gibi değilmiş Zeynep. Bu sadece canımı değil,ruhumu da yakıyor."
Gözüm odanın bir köşesine fırlatarak taşlarını parça - parça ettiğim mavi kalpli kolyeye takılıyor.
Daha sonra doğrulup, ayrılıyorum Zeynep'in kollarından.
"Saffet'in teklifini düşüneceğim."
"Ne?"
"Duydun işte." Omuz silkiyorum.
"Hani sen birine âşık olmadan sevgili olmazdın?"
"Aşık olunca ne olduğunu gördük." Sesim oldukça soğuk çıkıyor
"Saçmalama Selin. Ali'yi unutmak için Saffet'i mi kullanacaksın? Sen sağlıklı düşünemiyorsun."
Seskice nefes alış verişi yapıyorum.
"Tamam.Unut gitsin. Boşver." Yine Zeynep'e sarılıyorum.

Renksiz HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin