- Gelecek bölümden -

1.3K 86 3
                                    

Selin

Elimdeki bardakları sertçe siliyor, sanki bütün olanların hıncını onlardan çıkarıyormuşum gibi sertçe tezgaha bırakıyordum. Sude'nin Aliş demesi, ona yılışması, Ali'nin beni görmezden gelmesi..
"Selin şu masanın siparişlerini götürür müsün? Seliin?." Gözlerimin önünde sallanan elle kendime geliyorum.
"Efendim?" Diyorum bardakları tezgaha dizerek.
"Sen Iyi misin? Dalgın gibi gözüküyorsun?"
"İyiyim Zeynep. Hangi masaya götüreyim siparişleri?" Derin nefes alıyorum.
"Şu siyah takım elbiseli kel adam varya işte o." Eliyle işaret ettiği masaya bakarken, garip bakışlarla beni izleyen o ürkütücü adam, bakışlarını kaçırıyor benden. Kaşlarım çatılıyor. Elimde sipariş tepsisi deminki adama yaklaşıyorum.
"Buyurun siparişleriniz. Afiyet olsun." Siparişleri masaya bıraktıktan sonra tam gideceğım sırada adam sesleniyor.
"Gözleriniz..çok güzelmiş." Kaşlarımı çatmış delici bakışlarla adama bakıyorum. Beni gözleri kısık bir şekilde süzüyor. Bir şey söyleyemiyorum. Açıkcası görünümü bende pekte tekin adam izlenimi bırakmıyor. Yutkunuyorum. Hafifte olsa ürkmeme sebep oluyor iğrenç sırıtmasından ön dişlerinin altın olduğunu belli eden o adam. Gözlerimi kaçırarak hızlı adımlarla tezgaha taraf yöneliyorum.
"Selin noldu bembeyaz olmuşsun?" Halimden panikleyen Zeynebi göz ardı ederek tekrar deminki masaya çeviriyorum bakışlarımı. Hala sırıtarak bana bakan o adam kalbimin korkudan teklemesine sebep oluyor
"Yyok bir şey uykusuzum birazcık." diye geçiştiriyorum onu.

Geçen bir saat'in ardından nihayet iliklerime kadar üktüğüm adam ayaklanıyor. Kapının önüne park edilmiş siyah arabasına binmeden hemen önce içeriyi göz ucuyla süzerek ordan uzaklaşıyor.
"Ne garip adam değil mi?" Zeynep'inde o adamdaki garipliği sezmiş olması, sorunun benden kaynaklanmadığının göstericisiydi.
"Çok garipti. Daha önce buraya böyle birinin geldiğini hatırlamıyorum." diyerek bakışlarımı kapıdan Zeynep'e yönlendiriyorum.
"Valla ben ona kahve götürmekten bıkmıştım. Neyseki onuncu fincanı içmeden kalktı." Önlüğünü çıkararak sitem eden Zeynebe gülmeden edemedim.
"Kızım işimiz bu değil mi?"
"Patronu gördün değil mi?" Diyerek devam ediyor alayla
"Ay hoş geldiniz Necmi bey. Siz buraları tanırmıydınız bilmem ne de ne.. Parası varya elin sapık bakışlı kel'lerini topla kafeye."
"Tamam tamam hadi geç olmadan kapatalım kafeyi de gidelim. Çok yorgunum."
Anahtarla kafe'yi bağladıktan sonra yavaş yavaş kararan havada evin yolunu tutuyoruz.
Zeynep beni durduruyor aniden mahallemizin yakınlığındaki marketin önünden geçtiğimizde.
"Selin, benim canım dondurma çekti iki dakika bekle hemen alıp geliyorum."
Gözlerimi deviriyorum.
"Tamam çabuk gel ama! Iki saat bakkal Hüseyin amcayla laf salatası yapma. Bilirim senin hemen geliyorumlarını." Aslında çabuk gelmesini istememin en büyük etlenlerinden biri bugünkü adamdan acayip korkmamdı.
Yanağımı sıkarak çocuksu sesle konuşuyor.
"Oy oy nasıl da tanırmış biricik kankasını." Diyerek markete yöneliyor.
Bakışlarımı sokak lambalarının loş ışıklarla aydınlatığı sokakta gezdiriyorum bir süre.
Daha sonra yönümü değişip adım atacağım sırada sert bedene çarpmamla korku çığlıklarım boş sokakta yankılanıyor.

Önceki bölüm Sınırı dolunca yeni bölüm gelecek..

Renksiz HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin