SELİN
Saçlarımı tek omuzuma atarak taradığımda, aynadaki yansımamdan boynumun açıkta kalan kısmındaki bir kaç morluk gözüme çarpıyor.
Elim istemsizce boynuma; morluklara dokunduğunda, yaşanan eşsiz anın getirdiği utançla yanaklarım yanmaya başlıyor."Beni benden alıyorsun Selin. Deli oluyorum sana."
Dudaklarım da yanan yüzümün aksine yukarı kıvrıldığında, yavaşça ayağa kalkarak yatağıma ilerliyorum. Eğilip lambayı söndüreceğim sırada penceremin açık olduğunu hatırlamış olacağım ki, vazgeçerek oraya ilerliyorum.
Pencereyi kapatmak için perdeyi çektiğimde, ışığı karanlık sokağa loş bir hava katan evin penceresinden, odamı dikizleyen Ali görüş alanıma giriyor.
Ben çekingen gülümsemi ona sunarken, Ali de sırıtarak elindeki kahvesinden yudumluyor.
Yanında olmayı o kadar çok istiyorum ki, boynuna atlamak. Şimdiden özlemiştim onu, yanından ayrılalı daha iki saat bile değilken.
Dudağını oynatarak
'Seni Seviyorum' dediğinde,
'Seni Seviyorum'diyerek dudağımı oynatır bir şekilde karşılığını verdiğimde, aniden Ali'nin yüzü düşüyor..
Meraklı gözlerle onu izlemeye devam ederken, görüş alanımı kapatan perdeyle irkiliyorum.
"Selin!"
Kulağımı tırmalayan, annemin sorgulayıcı sesiyle usulca ona dönüyorum.
Ellerini göğüsünde birleştirerek benden bir açıklama beklediğini ifade edercesine kaşının tekini havaya kaldırdığında,derince yutkunuyorum.
"Yanılmamışım, düğündeki çocuk ta Ali'ydi, değil mi?"
Ben cevap vermeksizin öylece dururken annem tüm kızgınlığıyla devam ediyor söylenmeye.
"Evi, barkı yok mu şu çocuğun, Selin. Ne işi var bizim mahallede? Adına lafa mı çıksın kızım? Bu ne rezillik!"
"Anne, açıklaya bilirim."diye sakinleştirmeye çalışıyorum.
Şakaklarını ovarak yatağın kenarına oturuyor.
"İzin vermedim mi, Selin? Hı, vermedim mi? Sırf Ali'yi sevdiğin için görücülerini geri çevirmedim mi? Ne diye gelip tam karşımıza yerleşiyor? Gönlünüz eğlence mi istiyor, Selin? Ama ben o yaşı geçtim, el alem ne der? Bu yaştan sonra milletin dilene mi düşeyim?"
"Ailesi ile sorun yaşıyor."diye çıkışıyorum.
Kafasını kaldırarak meraklı gözlerle söyeceklerime odaklanıyor.
"Annesi ile sorun yaşamış, evden ayrıldı ve parasının yeteceği miktarda ev kiraladı işte burada."
Ayağa kalkıyor şüpheci gözlerle.
"Neymiş ailesi ile arasındaki sorun?"
Gözlerimi kaçırıyorum.
Aslında istenmeyen gelinim, Ali'nin annesi bana iftira attı diyemezdim. Bu utançtı! Benim değil, bizim aşkımızı kabul etmeyenlerin utancıydı!
Omuz silkerek
" Bilmiyorum" dediğimde, bir süre beni süzüyor.
Ardından kafasını sallayarak kapıya yöneldiğinde, duraksayarak bana dönüyor.
"Peki, ne yeyip, ne içiyor şu çocuk?"
Yumuşlamış ses tonu yüzümde sebepsizce gülümseme oluştururken, anneme dikiyorum gözlerimi.
Gülümsüyor.
"Yarın çağır da yemeğe gelsin, hem tanışmış oluruz."dediğinde.
Hayretle,
"Anne...Sen ciddi misin, Gerçekten mi?"diye az daha çığlık atamak üzereyken, kafasını belli belirsiz sallıyor.*
Dudak parlatıcımı da sürdükten sonra,dudaklarımı bir birine bastırıyorum.
Ali yan eve taşındığından beri aynaların önünden ayrılmadığım gerçeğiyle kendi kendime sırıtırken, parfümü de üstüme boca ettikten sonra Ali'ye güzel haberi vermek için evden çıkıyorum koşar adımlarla.
Derin nefes alarak Ali'nin kapısını tıklatıyorum.
İkinci tıklayışımda açılan tahta kapının ardından gözlerimi okşayan sarışın sevgilim belirdiğinde, çukurlarımı açığa çıkarmak adına gülümsüyorum.
Gözleri parlayarak
"Birtanem!"dediğinde, ellerimi omuzlarına yerleştirerek kirli sakalına öpücük konduracağım sırada içeriden çıkarak görüş alanıma giren kahverengi kısa saçları, küçük ela gözleri olan ve oldukça şık giyinmiş kızla duraksıyorum.Bölüm geç yayınlanacak..
Bu arada vote ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...