Selin
Çantamın fermuarını da kapattıktan sonra kafenin çıkış kapısına yöneliyorum.
"Selin, Durrr!!"
Adımın seslenmesi üzere duraksıyorum.
Adeta yanıma uçarak gelen Zeynep ve Ayşe kendilerini zorlukla frenleyerek iki kolumdan da yapışıyorlar.
Onları, ağzım açık bir şekilde şaşkınlıkla izlediğimde sağ kolumu sarsan, merakla gözlerini sonuna kadar açmış Zeynep'e dönüyorum."Nereye?"
Diğer kolumu çekiştiren Ayşe lafa atlıyor.
"Kiminle?"
Gerçekten, kafalarını bir yere falan çarpamadılar, değil mi!
Aksi takdirde delirmiş olmalılar."Ayy! Barıştınız mı yoksa?"
Zeynep, çocuğunun mürüvetini görmüş gibi sevinçle şakırken Ayşe anlamaz ifadeyle onu izliyor.
"Kız, kavgalımıydılar ki?"
"Ay sen olayları bilmiyorsun"
Başım kah sağa, kah sola taraf dönerken bayılacakmışım gibi hissediyorum - ki midem çoktan çalkalanmaya başlamıştı bile.
Şiddete maruz kalan kollarımı hışımla ellerinden kurtardığımda beni unutmuş, koyu muhabbete dalmış kızları kendine getirmek için avazımın çıktığı kadar basıyorum çığlığı."YETERR!! Bİ SUSUN!"
Sanki az önce beni bez bebek gibi çekiştiren bunlar değilmiş gibi bana 'delirmiş' gözüyle bakmaya başlıyorlar.
"Ali ile buluşacağım."
Ardından saat takılı olan kolumu havaya kaldırıyorum.
"Muhabbetiniz çok tatlı ama gecikiyorum."
Hareket edeceğim sırada üstün bir çeviklikle kapının önüne dikiliyorlar.
"Buluşmaya gidiyorsun... hem de bu halde?"
diye anlaşmış gibi konuştuklarında kafamı aşağıya eğerek üzerimi inceliyorum.
"Ne ol-olmuş....halime canım. Her zamanki benim işte."
Zeynep sabır diliyormuş gibi kafasını yukarı kaldırıp sağa sola sallarken yeniden kolumdan yapışarak beni az ilerki sandalyeye oturtuyorlar.
Bu sefer pek itiraz edemiyorum.
O kadar berbat mı görünüyordum sahiden?Ayşe ortadan ayrılmış düz saçlarımı yana doğru tararken havalı olması için şekil vermeye çalışıyor, Zeynep ise dudağıma çarpıcı renkte ruj sürüyordu.
İki dakikada beni güzellik merkezinden çıkmışım gibi süsledikten sonra Ayşe kafasında bir şeyler tartıyormuşcasına üzerimi süzüyor.
"İyi ki etek giymişsin, ne o erkek gibi pantalon. Hem böyle daha seksi oldun. Erkekler seksi kadınlardan etkilenir."
İkisi de kıkırdayarak el çaktığında homurdanıyorum.
"Ya ben seksi falan olmak istemiyorum, bırakın beni."
Oturduğum yerden kalkmak için yeltendiğimde buna engel oluyorlar.
"Dur, daha bitmedi!"
Telefonuma gelen bildirimle zar zor ellerini üzerimden çekerek gelen mesaja odaklanıyorum.
Kimden: Aşkım
'Dışarıdayım. Seni bekliyorum.'
"Ali gelmiş, dışarıda."
Ardından yüz metreden bile göze çarpacak derecede kıpkırmızı olan dudaklarımı kast ederek yüzümü buruşturuyorum.
"Hem bu ne? Buluşmaya dünden meraklıymış gibi!"
Zeynep gözlerini kısarak kaşının tekini kaldırıyor..
"Değil misin?!"
Yakalanmış gibi gözlerimi kaçırarak omuz silkiyorum.
"Amaann!! Her neyse..Ben gideyim."
Bu sefer engel olmayıp gitmeme izin verdiklerinde hızla çıkışa yöneliyorum.
Sokağın diğer tarafında duran sarı arabayı ve içinden bana el sallayan bir adet yakışıklıyı farkediyorum.
Kalbim, göğüsümü delecekmiş atmaya başlıyor.
Her gördüğümde bu kadar heyecanlanmam normal miydi?Ali kornaya basınca hareket etmeyi hatırlayıp arabaya ilerliyorum.
Kapıyı açarak koltukdaki yerimi alıyorum.
Utancak tavırla,"Selam."
dediğimde uzanarak dudağımın kenarına bastırıyor dudaklarını. Bıyıkları öyle naif okşuyor ki tenimi, iç çekerek göz kapaklarımı örtüyorum.
Dudağını bastırdığı yerden ayırmazken mırıldanıyor."Çok özledim."
Aynı tonda mırıldanıyorum.
"Ben de çok özledim."
Doğrulurken merakıma yenik düşerek lafa atlıyorum.
"Nereye götüreceksin beni?"
Kaşlarının ikisini de havalandırarak 'bilmem'dercesine dudaklarını sarkıyor.
"Gidince göreceksiniz, Selin hanım."
Sırıtarak gözlerimi deviriyorum.
"Göreceğiz, Ali bey."
Sınır dolmadan bölüm gelmeyecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
Fiction généraleAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...