Gökyüzü aydınlık yine. Bu gece doğmamasına rağmen bir birine göz kırparak karanlık gecede parlayan yıldızlar hissettirmiyordu ayın yokluğunu.
Mahallede koşuşturan çocuklar,her akşamüstü evlerinin önüne kilim serip gecelere kadar çekirtek çirtleyen kadınlar, her gün sırayla sokak kapılarının önünde börek, çay servisi yaparak mahallelinin dedikosunu yapan ayaklıgazete teyzeler...
Yazın gelişi mahallemizi renklendirmişti.
Biz böyle mutluyduk, paylaşmayı severdik.
Dertlerimizi, mutluluğumuzu hatta evde pişen yemeklerimizi bile paylaşmayı severdik.
Biz böyle büyümüştük.
Bazıları için gece eğlencesi barlar ve farklı farklı eğlence mekanlarında dans edip içip eğlenmek olsada, bizim için gece eğlencesi işte bunlardı.Önümüz yaza doğru olduğu için havalar sıcaklamış, akşamları ise ılık, hafif rüzgar esiyordu.
İnsanın ruhunu aydınlatıyordu.
Kafamı gökyüzüne taraf kaldırmış, gözlerim kapalıyken yazın akşmaları estirdiği o eşsiz rüzgarın vücuduma zarif dokunuşlarla hissettirdiği huzurla bu anın tadını çıkarıyordum ki, gözlerimin önüne bir çift mavilinin gelmesiyle aniden açıyorum sözde huzuru hissetmek için kapadığım gözlerimi.
"Bu neydi şimdi! O'nu düşünmüyordum ki?"
"Kimi?"
Zeynep elindeki çekirdekleri kenara koyup şaşkınlıkla bana bakıyor.
"Onu işte Al..."
Ne dediğimin şimdi farkına varmış gibi bakışlarımı gökyüzünden çekerek Zeynep'e yönlendiriyorum.
"Ben onu sesli mi söyledim ya."
"Bir dakika,bir dakika"
Ardından yüzünde belirsiz sırıtışla ekliyorm
"Kızım senin içinde olup bitenler bile benden habersiz olmuyor, bir şey mi kaçırdım?"
"Saçmalama, Zeynep! Neyse, benim galiba uykum var ya geç oldu."
diyorum olayın bitmesi için yalandan esneyerek.Rahatça yerleştiği merdiven basamaklarından kalkıyor.
"E, hadi, madem git yat."
Arkasını dönüp gidecekken derin nefes çekecektim ki... geriye dönüp ekliyor kocaman gülümsemesiyle.
"Sencede uykum geldi taklitin biraz eskimedi mi, hanımefendi? Rüyanda kırmızı arabalı pren...pardon beyaz atlı prensini gör."
Tiz kahkahasını atarak uzaklaşıyor yanımdan.
Ellerimle yüzümü sıvazlıyorum daha sonra Zeynep'in söylediklerini hatırlamış olacağım ki hafif gülümseyip içeri giriyorum.Değişik şeyler hissediyordum bu aralar.
*
Hızlı adımlarla okula doğru ilerliyorum.
Kahretsin yine geçikmiştim.Okulun bahçe kapısından içeri girdiğimde zil çaldığı için kimse yoktu ortalıkta ama ağaçların arasındaki bankın yakınlıklarında kavga sesleri geliyordu.
Zaten geçikmiştim, merakıma yenik düşerek kavga edenlerin kimler olduğuna bakmak için ağaçların oraya ilerliyorum
Üç kişilerdi. İkiye bir kavga ediyorlardı. Sessiz olmaya çalışıyorum.
Yavaş adımlarla yürürken ne olduğunu anlamadan ayağım taşa takılarak yere kapaklanıyorum.
Ses duymuş olmalılar ki, öğrencilerden biri 'adam var kaçalım' dediğinde ikisi olay yerinden hızıyla koşarak uzaklaşıyor.
Diğer arkası bana dönük olansa peşerinden bağırıyor tüm gücüyle."Kaçın bakalım korkak tavuklar sizi!"
Hemen düştüğüm pozisyondan doğrularak az önceki kişinin yanına taraf ilerliyorum.
Arkasını çevirdiğinde gözlerimin gördüğüne inanamadım. Ali!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...