Mavi Sular hikayeme bir bakarsanız sevinirim.
Selin
Burnumdan soluyorken karşımda oturmuş, getirdiği pastayı dilimlere ayıran Yasemin'i boğmak isteğim gittikçe daha da büyüyordu.
Pastasını parçalara ayırdıktan sonra benim getirdiğim çilekli pastaya bakarak hafif gülümsüyor.
"Selin'ciğim, anlaşılan boşuna zahmet yapmışsın. Ali'nin çileklere karşı alerjisi var."
Şaşırmış gibi kaşlarımı çattığımda gerçekten de şu kıza tırnaklarımı göstermem lazım diye geçiriveriyorum içimden.
"Ama gayette güzel yedi Yasemin."diye kendimden emin bir şekilde konuştuğumda gülümsüyor sinsice.
"Seni kırmamak için yemiştir. Ali çilek yedi mi hastanelik olurdu hep."
Derken Ali elinde tabaklarla mutfaktan geliyor.
"Benim çileğe değil, kayısıya alerjim var. Orasını bir düzeltelim."diye Ali koltuğa oturduğunda Yasemin mahçupça saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıyor.
"Unutmuşum demek. Çilek diye hatırlıyordum ben."
Öldürücü bakışlarımı Yasemin'e attıktan sonra koltuğa rahatça yaslanarak kafamı Ali'nin omuzlarıyla buluşturuyorum.
Bu durumdan rahatsız olmuş gibi inandırıcı olmayan gülüşlerinden birini göstererek Ali'ye dönüyor.
"Ali'ciğim, arkadaşlar bir mekan kapatmışlar. Senin için. Hadi hazırlan gidelim."
Bir süre kararsızlık nidaları kaçarken boğazından Ali'nin, yüzünü omuzuna dayalı olan kafama çeviriyor.
"Ne dersin, birtanem, gidelim mi?"
Dudaklarımı aralayacağım zaman Yasemin devam ediyor.
"Yalnız, Ali'ciğim mekan tıka basa. Yalnızca bir kişilik yer kaldı, o da senin için."diye üzgünmüşcesine bir ifade ile konuştuğunda adeta kafamadan kaynar sular döküldüğünü zannediyorum.
Sırf Ali'yi elde etmek için yapıyor bu numaraları. Kısık, ela gözleri herşeyi açıkça yansıtıyordu.Bu ne hadsizlik! Bu ne cürret!
Ama benim yüzümden de Ali'in arkadaşları ile kutlayacağı eğlenceyi mahv edemezdim.
Bu onun en doğal hakkıydı.
Mutlu olmalıydı.
Yumuşak tebessüm ederek ekliyorum.
"Ben mutfaktayım."
Mutfağa girdiğim zaman bir bardak su içerek kafamdakileri tartıyorum.
Ali böyle yaşama alışık değil ki! Benim yüzümden evinden ayrıldı. Hatta arkadaş çevresinden bile epey uzaklaştı.
İçimdeki suçluluk duygusu tekraren yeşerdiğinde omuzumda hissettiğim dokunuşla kendime geliyorum..
"Selin, iyi misin?"
Kafamı belli belirsiz sallıyorum.
"Iyiyim, yok bir şey."
Ellerini yanaklarıma yerleştirerek yüzüne bakmamı sağlıyor.
"Sen olmadan, hiç bir yere gitmem ben. Biliyorsun değil mi?"
Dilimle dudağımı ıslatıyorum.
"Ali, benim yüzümden çevrenden kopmanı istemiyorum.Arkadaşların senin için çok değerli biliyorum. Hem ben o ortama alışkın değilim ki."
Gülümseyerek gözleriyle yüzümü seyre çıkıyor.
"Hayatımdaki en değerli şey sensin, Selin. İçeride Yasemin'e söyledim, burada da sana söylüyorum. Sen olmadan şurdan şuraya gitmem!"
Gözlerimi devirerek sırıttığımda dudaklarını, dudaklarıma bastırıyor. Ellerimi ensesine yerleştirerek kendime daha çok bastırdırdığımda öpüşümüz tüm şiddetiyle devam ediyordu.
Nefesi nefesime karışırken dudağının güzel tadı damağıma ziyafet sunuyordu."Şey, pardon."duyduğum sesle kapattığım gözlerimi hafifçe araladığımda mutfak kapısının önünde bekleyen Yasemin görüş alanıma giriyor.
Inat olsun diye onu takmayarak Ali'nin eşsiz dudaklarını büyük açlıkla dudaklarım arasında eritmeye devam ediyorum.
Boğazını temizleyerek orada olduğunu ima ettiğinde Ali ses duymuş olacak ki dudaklarımızı ayırmaya yeltendiğinde elimle kafasını ayıramasına izin vermiyorum.Sulandığı adamın başı bağlı
olduğunu bilsin!"Ben gitsem.."
Sonunda buradaki varlığından yeni haberim olmuş gibi ayrıldığımda mahçupça bir ifade sergiliyorum yüz kaslarımda.
"Şey, pardon."
Derin nefes alarak devam ediyor.
"Gidelim mi diyecektim. Geç olmadan."
Ali bana dönüp git hazırlan bakışı attıktan sonra giyinmek için yanlarından ayrılıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
Ficción GeneralAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...