İkİ YaBaNcI - 32.Bölüm

1.6K 128 54
                                    

Sen gittikten sonra her şey değişti.
Bulutlar ağlar oldu..
Güneş her sabah solgun doğdu.
Aylar geçti..
Mevsimler, iklimler değişti..
Değişmeyen tek şey hâla SEN diye atan kalbimdi.

              

                  5 AY SONRA

Selin

Mutluluk... O gittikten beri bu his o kadar yabancılaşdı ki bana, meğer benim mutluluğum onda saklıymış, bir çift deniz mavisi gözlerinde, güneş sarısı saçlarında.

Şimdi ise hissizleşmiştim. Tepkisizdim. Adeta yaşayan ölü gibi.
Onsuz soluduğum her nefes hançer olup ciğerlerime saplanıyordu, ben onsuz ölüyordum.

Aynadakı yansımamdan gayet net bir şekilde belli oluyordu çöküşüm. Gözlerimdeki yaşam şevki ölmüş, farı sönmüştü.

Aniden saçlarımın çekilmesi ile düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı kaldırarak saçımı fönleyen Zeynep'e çeviriyorum.
Kasıtlı yapmıştı biliyorum. Sırf daha fazla düşünmeyip üzülmeyeyim diye. Beş aydır olduğu gibi.
"Artık mutlu olmalısın bence."
Onsuz bu dediği şeyi başaramayacağımı çok iyi biliyordu, sadece teselli niyetineydi söyledikleri.
Cevap vermek için dudaklarımı oynatacağım sırada kapının gürültüyle açılmasıyla annem aceleci bir şekilde içeri dalıyor.
"Her şey hazır mı? Terzi geldi, acele edin, kızlar."
Annem geldiği hızla tekrar salona geri dönerken odaya orta yaşlı terzi varsaydığım kadın giriyor.

Kadın çantasından gerekli malzemeleri çıkarmakla meşgulken Zeynep'in kaş göz yapmasıyla oflayarak ayağa kalkıyorum.

Terzi kadın üzerime giydiğim kahverengi elbisenin ölçüsünü boy cetveli ile aldıktan sonra kollarımı iki yana açarak bol gelen kısımlarını iğne ile tutturuyor. Beni kukla gibi bir o yana bir bu yana çekiştirip özenle süsleyip püslemeleri sinirimi bozarken sesimi dahi çıkaramıyordum.
Yorgundum. Hem de fazlasıyla..

Bu gün bir an önce bitse, keşke..

*

Ali

Omuzumda hissettiğim dürtüyle gözlerimi hafif aralıyorum. Bir kaç saniye nerede olduğumu anlamak için gözlerimi etrafta gezdirirken hareket halinde olan insanlar uykumun tamamen kaçmasına sebep oluyor.
"Kalktın mı, uykucu, uçak indi."
Dakikalarca, belki de, saatlerce kafamı sert koltuk başlığına dayayarak uyuduğumdan olmalı ki tutulmuş boynumu elimle oğuşturarak Yasemin'e çeviriyorum kafamı.
"Kestireyim dedim, abartmışım herhalde."
Gülümseyerek çantasına uzandığında ben de uyuşmuş bir vaziyette ayaklanıyorum.

Uçaktan inerken içimi kaplayan garip hisle iç çekiyorum.

Ya ayağımı bastığım İstanbul toprağından onun kokusu geliyordu, ya da burnumun direğine sinmiş kokusu hiç gitmemişti bunca ay.

Görevli valizlerimizi getirirken bana dönüyor Yasemin.
"Araba çağırttım, ikimiz için."
Derin nefes çekerek ciğerlerime ellerimi ceplerime yerleştiriyorum.
"Benim ufak işim var, burda ayrılalım."
Bozulmuş gibi kafasını belli belirsiz sallayarak onu bekleyen arabaya taraf ilerliyor.

Nabzım hızla atmaya devam ederken bir taksi çevirerek hava alanından ayrılıyorum.

*

Elimdeki küçük el çantasıyla birlikte nelerin şahit olduğu mahalleye adımlarımı atıyorum.

Elimdeki küçük el çantasıyla birlikte nelerin şahit olduğu mahalleye adımlarımı atıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Renksiz HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin