Geçen bölümün oy sayıları beni çok mutlu etti.
Bayağı bir ilerleyiş var kitapta sanırım.
Teşekkür ederim..Selin
Öfke, kırgınlık, kızgınlık barındıran gözleri ile ateş ediyordu sanki annem.
Ali ile görüşmeyeceksin demek, nefes alma ama yaşa demek, yemek yeme ama tok ol demekti benim için.
Tüm ruhumla ona ait olduğum yetmezmiş gibi bedenimiz bütün olmuşken hem de.
Düşüncesi bile gecenin kör karanlığında, ıssız bir ücrada kaybolmuşum gibi dehşet verici.
Vücudumu sarmaya başlayan endişe ve korku git gite kanıma yayılırken nefes almayı unutmuş gibiydim.
"Ne-ne demek bu?"
Diyorum az önce söylediklerini hazmedememişcesine.
İşaret parmağını bana yönlendirerek tekrar ediyor bağırarak.
"SANA ALİ İLE GÖRÜŞMEYECEKSİN DİYORUM! BEN KIZIMI ELALEM RENCİDE ETSİN VE İFTİRA ATSIN DİYE YETİŞTİRMEDİM!"
Sesi kulak perdelerimi yırtacak bir biçimde yükselirken derince yutkunuyorum.
"Ali'nin bir suçu yok ki."diye sesimi hafiften yükseltiyorum.
"Aksine o benim için, sırf benim için evini, çevresini, alışkanlıklarını terkederek buraya yerleşmedi mi, anne? Niye ailesinin faturasını Ali'yi kesiyorsun?"
Biraz duraksıyor. Ardından bir kaç adım daha atarak bana yaklaşıyor.
"Evet, Ali'nin bir suçu olmaya bilir ama bu işler sadece sevgiyle olmuyor, Selin. Yarın öbür gün belki de bunun pişmanlığını çekecek. Daha gençsiniz, Selin, ama bana teşekkür edeceksin."
Gözlerim dolarken kafamı sallıyorum, itiraz eder gibi.
"Ali'yi asla bırakmayacağım."
Gözlerini devirerek sinirle soluyor.
"Eğer seni Ali ile yan yana görürsem, Selin, inan bana olacaklardan ben sorumlu olmam!"
Elini uzatarak telefonumu alıyor yatağımın üzerinden.
"Anne, n'apıyorsun? Ver telefonumu bana!"
Sesim titrek, biraz da kendinden emindi.
Sinirli ifadesinden ödün vermeyerek tıslıyor.
"Benden izinsiz dışarı bile çıkmayacaksın!"
Annem kapıyı da, tüm sinirinide yüzüme çarptıktan sonra odamdan ayrılıyor.Gözlerim yanmaya başlıyor. Yatağın üzerine oturarak sesli bir şekilde ağlamaya başlıyorum.
Zeynep yanımdaki yerini alarak elini omuzlarıma yerleştiriyor.
"Ne olursa olsun, sen asla aşkından vazgeçme."
İç çekerek Zeynep'e sarılırken nemli yanaklarımı omuzuna bastırıyorum.
Kehanetin gölgesi üzerimizde dolaşırken ağır bir şekilde ceza çekiyordu aşkımız.
Oysa aşk en masum duygu değildi mi!
Bu yaşananlar neydi?
Aşkın Kanunu mu? Dünyanın Adaleti mi?*
Ali
Telefonun tuşlarına basarak tekrar arıyorum Selin'i.
"Aradığız numaraya ulaşılamıyor.
Lütfen tekrar deneyiniz"Damarlarımdaki kanım bile endişe çığlıklarıyla akarken hırçınca ellerimi saçlarımdan geçiriyorum.
Sabah evimden gittiğinden beri yüzünü bir kere bile görmemiş, defalarca çaldırmama rağmen telefonuna ulaşamamıştım.
Delirmek üzereydim.Yatağın üzerine fırlattığım telefonu tekrar elime alarak mesaj atıyorum, görür umuduyla.
"Selin, iyi misin? Telefonuna neden ulaşmıyorum?
Aradan on dakika geçmesine rağmen hâla bir cevap gelmediğinde yeniden mesaj atma yöntemini deniyorum.
"Sevgilim, endişleniyorum. Bir şey olmadı, değil mi?"
"Selin, yalvarırım mesajımı görüyorsan eğer, bir şeyler yaz, iyi olduğunu bileyim."
Zaman, hayata inat hızla akarken akrepler, endişe dolu yarım saati daha devirmişti acımasızca.
Gergince pencerenin önüne geldiğimde perdeyi yavaşça aralıyorum.
Loş, karanlık sokağa açılan perdeden görüş alanıma penceresini kapatarak perdeyi çeken Selin giriyor.
Sabahtan beri endişe ve korkumun bir birleri ile yarıştığı zaman diliminde aklıma binbir türlü şeyler gelmişti.
İçim, kor köze su dökmüşcesine ferahladığında gözlerimi kapatarak derince nefesimi dışarı salıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...