Gelmiş geçmiş en uupppuuuzzzuunn bölümümle karşınıdayım. Umarım kücücük vetoyi çok görmezsiniz.
Okumayanlar Mavi sular. hikayeme bir göz atsa sevinirim :)
Ali
Adreste yazılı olan sokağa girdiğimizde, gözlerim akşamları canlı müzik için solist arayan kafeyi taramaya koyululuyor.
Az ilerde bulunan oldukça şık ve küçük kafeyi farkettiğimde oranın ola bileceği düşüncesiyle yüzüme tebessüm yayılıyor.
"Sonunda bulduk."
Seline döndüğümde yüzü asık bir vaziyette kafeyi seyrettiğini görüyorum.
Tuttuğum elini bırakarak ellerimi pembe yanaklarına yerleştiriyorum.
"Sevinmedin mi bu işi bulduğuma?"
Kafasını sağa sola sallayarak itiraz ediyor.
"Sevindim tabii ki."
Başparmağımı dudağının kenarında gezdiriyorum.
"O zaman asma suratını. Gül biraz."diye gülümsediğimde gözlerini kaçırarak yere sabitliyor.
"Ondan değil. Annem tuhaf iki gündür. Ne oldu diyorum bir cevap vermiyor veya bağırıyor. Sanki benden bir şeyler saklıyor. Endişeleniyorum."
Dudaklarımı yanaklarıyla buluşturduğumda bir kaç tane öpücük kondurarak tekrar elinden tutuyorum.
"Şu an annene zaman tanımalısın. Belki de yalnız kalamaya ihtiyacı vardır. Sen üzülme, tamam?"
Kafasını tekrar salladığında, gülüşünde gül bahçesi saklı olduğunu kanıtlar gibi gülümse serpiliyor çehresine.Kahverengi tonlarının ağırlıklı olduğu, tarihi bir aurası olan kafeye girdiğimizde bizi karşılayan, formasından anlaşıldığı kadarıyla bir garson oluyor. İş için geldiğimi anladığında müsaade isteyerek merdivenlerle ikinci kata çıkıyor.
Dış görünüşünün aksine içerisi oldukça geniş olan kafenin sağ tarafında canlı müzik için gerekli olan enstürümanlar ve solist için gerekli olan tabure ve mikrofon da vardı. Kalabalığa bakılırsa, insanların yoğun ilgi duyduğu bir mekandı.
Merdivenlerden ayak sesleri işitildiği zaman bakışlarım oraya çevriliyor.
Kırk, elli yaş arası, saçları hafif beyazlamış, çenesinde sakalı ve kulağının tekinde küpe bulunan adam yanımıza yaklaşarak el uzatıyor. Güleryüzle bizi karşılayan adamla sırayla toklaştığımızda, bizi karşı masaya davet ediyor.
"Ee, iş için gelmişsin, delikanlı, Salih söyledi."diyerek az önce bizi karşılayan garsonu işaret ediyor.
Kafamı sallıyorum.
"Burada akşamları canlı müzik çalındığını duydum. Solist arıyormuşsunuz."
Adam parmaklarını bir birine sürter şekilde şırtlatarak garsona sesleniyor.
"Bize üç türk kahvesi."
Bize dönüyor.
"Deneyimin var mı?"
Garson dizdiği kahveleri bırakırken cevaplıyorum sorusunu.
"Deneyim derken her hangi bir yerde çalışmadım ama amatör olarak bir kaç defa bir barda gitar çalmışlığım var."
Kahvesinden bir yudum alarak devam ediyor.
"Eee, o zaman buyur bakalım.."diyerek eli ile pisti gösteriyor.
Sandalyeyi çekerek ayağa kalktığımda Selin gözlerini heyecanla açmış beni izliyordu.
Göz kırparak piste çıkıyorum. Tabureye oturarak gitarı elime alıyorum.
Bir kaç saniye gitarı akord ettikten sonra parmaklarımı tellerinde dolaştırarak sevdiğim müzik parçasını çalmaya başlıyorum.
Selin oturduğu sandalyeden kalkarak piste biraz yaklaştığında, büyülenmiş gibi beni izlemeye devam ediyordu.
Ben buydum! Şarkı söylemek beni kimliğimle özleştiriyordu.
Gitarın telinden çıkan her ses, kalbimin tellerine dokunuyordu adeta.
Gerçek Ali Mertoğlu buydu!
Anlamadılar oysaki.
Kendi isteklerine göre yaşamamı istediler hayatımı.
Benim için mutluluk buydu!
Kalbime dokunan şarkıları mırıldanırken sevdiğimin dudaklarını oynatarak bana eşlik etmesiydi. Gözleri parlayarak beni izlemesiydi. Şarkının sonunda fısıltıyla Seni Seviyorum demesiydi.Gitarı yerine yerleştirerek tabureden kalktığımda adını bilmediğim deminki adam alkışlamaya başlıyor beni. Selin de mutlulukla ona katıldığında yüzümü istemsizce geniş gülümseme esir almıştı.
Adam elini omuzuma yerleştirerek hafif sarsıyor.
"Yetenekli delikanlıymışsın. Böyle sesler heba olmamalı. Keşfedilmeli."
Selin ellerini birleştirip, çenesinin altına yerleştirerek büyük sevinçle bizi izlediğinde adam ekliyor.
"Bu arada adım Mete. Mete Çağlar."
"Ali Mertoğlu."diyerek karşılık verdiğimde, Selin'i kendime çekerek omuzuna kolumu atıyorum.
"Kız arkadaşım Selin."
Mete bey imrenircesine bize baktıktan sonra devam ediyor.
"Yarın gel mekana başla, Ali'ciğim."
"Teşekkür ederim."diye onayladığımda bir kaç detayı daha öğrendikten sonra kafeden ayrılıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...