Ilke imza atarak iki tane kesit paylaştım.
Bu bölüme bayılacaksınız:)Selin
İştahım olmamasına rağmen masada öylece oturup elimi bile sürmediğim tabağımdaki kuru fasulyelere çatalımla işkence ederken etrafta sadece çatalın tabağa sürtünme sesleri yankılanıyordu.
Annem bulunduğumuz durumdan hoşnutsuzluğunu belli edercesine sesli nefes bırakırken onunla bir haftadır sürdürdüğüm sessizliğimi bozmaya niyetim yoktu.
Telefonun tırmalayıcı sesi bozarken ortamdaki sessizliği, uzanarak kimden olduğuna bakıyorum. Bilinmeyen numaradan gelen çağrı kaşlarımın çatılmasına sebep olurken annem merakla boynunu uzatarak telefonuma bakmaya çalışıyor.
Umursamaz tavırla odama geçerek kapıyı kapatıyorum, muhtemelen beni dinlemeye geleceğini bildiğim annem duymasın diye.
"Alo?"
"Alo, Selin?"
Pek te yabancı gelmeyen ses hafızamı biraz zorlasada nihayet kim olduğunu çıkara biliyorum.
"Yelda?"
"Nasılsın, Selin?"
Aramasına açıkçası şaşırmışken bir kaç defa görüşmemizden yola çıkarak şen halinin aksine durgun sesi Ali hakkında endişelenmeme sebep oluyor, elimde olmadan.
"Berbat."diyerek yanıtladığımda derince nefes aldığını duya biliyorum telefondan.
"Geçen Ali'yi gördüm, darmadağındı."
Duraksayarak devam ediyor.
"Ayrılmışsınız."
Sanki telefondan yüzümü görecekmiş gibi kafamı ağır ağır salladığımda sakince mırıldanıyorum.
"Ayrıldık."
O kadar garip geliyordu ki kulağa. Sağır olmak istedim bir an.
"Bak, seni aradığımdan Ali'nin haberi yok, telefonundan gizlice aldım numaranı. Ali benim kardeşim gibi, Selin. Ve ben onu ilk defa, gerçekten mutlu gördüm senin yanında. Sana aşık, Selin, hem de manyakça."
Söyledikleri çenemi titretirken dişlerimi dudaklarıma geçirerek hıçkırığımı bastırmaya çalışıyorum.
"Senin de Ali'ye en az onun kadar aşık olduğunu biliyorum."
Hafif gülümseme sesi duyuluyor kulağıma..burukça.
"İlk karşılaşmamız zaten bu aşkın bariz kanıtıydı."
Anlattıkları beni bir kaç ay öncesine götürürken onu kaybedeceğim diye ne kadar korktuğumu hatırlıyorum. Az daha yanlış anlama yüzünden ikimize de yazık edecektim, şimdi bile bile aşkımıza yazık ettiğim gibi.
"Geç olmadan aşkına sahip çık, Selin. Sahip çık ki bir ömür bunun pişmanlığını yaşamayasın."
Seslice yutkunarak ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum.
"Ne- ne demek bu?"
Bir kaç saniye yanıt gelmiyor. Telefonu kulağımdan uzaklaştırarak ekrana baktığımda hâla hatta olduğunu görüyorum.
"Yelda?"diye merak ve endişe karışımı sesle seslendiğimde sonunda bana cevap verebiliyor.
"Ali gidiyor, Selin."
Sanki damarımdaki bütün kanım çekilmiş gibi bedenim buz keserken dilim döndüğünce kekeleyerek bir kaç kelime çıkara biliyorum dudaklarımdan.
"Ne? Ya-yani nereye?"
Kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atarken sorumu yanıtlıyor.
"New York'a."Bundan sonraki bölüm kesit paylaşmayacağım için bir de bölüm fazla uzun olacağı iki tane kesit paylaştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
Narrativa generaleAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...