Ali
Duyduğum sesle irkiliyorum. Gözlerimi araladığımda bir kaç saniye nerede olduğumu anlamaya çalışyorum ve kafamı direksiyona yaslayarak uyuya kaldığımı farkediyorum. Annemle aramda geçen tartışma şu an beni deniz sahilinde, arabada uyumaya teşvik etmişti. Annemle aramızdakı tartışmalar sık sık yaşanıyor ve böyle durumlarda Emre'nin evi benim ikinci sığınağım ama nedense bu sefer Emre'nin evini değil denizi tercih etmişdim. Denizin huzurunu Selin sayesinde keşfettim ve şu an deniz benim vazgeçilmezlerim arasında yerini aldı. Kafamı direksiyondan doğrultduğumda boynumun tutulmuş olmasıyla hafif inledim ve telefonuma uzandım. Saat sabaha karşı 4.45 ve beni merak eden bir Allah'ın kulu yok!
Sesine uyandığım mesajı açmam bende küçük çaplı şaşırma etkisi yarattı." Ali Mertoğlu.. İşime bulaşmayacaktın. Hayatının en büyük yalnışını beni ihbar etmekle yaptın. Yarın atacağım konuma gel! Bu arada gece kapısına dayandığın sevgilin çok güzel! "
Mesaji bir kaç defa tekrar edip anlamaya çalışıyorum. Ve mesajda dikkatimi çeken yalnız Sevgilin kelimesi oluyor. Sevgilim. Muhtemelen beni takip ediyorlar. Selin. Sevgilim zannetmiş olmalılar. Ya Seline zarar verirlerse. Buna izin vermem. Veremem. Sinirle direksiyona bir yumruk atıyorum. Selin'i korumam lazım.
Sinirden gözlerim dönmüş, düşünemiyorum, düşündüğüm şeyi algılayamıyorum. Kafamı ellerim arasına almış delirmiş gibi sallanıyorum. Bu adamların ne kadar tehlikeli olduğunu çok iyi biliyorum. Evet, evet bir öğrenci malın parasını eksik ödediyi için parmaklarını kestiklerinin bizzat şahidi olmuştum. Bir şeyler düşünmeliydim. Selin'nin ve başka kimsenin canının yanmaması için. Yine Emre'nin kirli işleri ve yine yakılan canlar. Bu sefer ben değil Selin'i hedef almışlar ve ben buna asla izin vermeyeceğim. Asla!* *
"Nerdesiniz lan!" sesim ıssız ormanda yankı yapıyor. Ayağımla üstüden geçtiğim kuru yaprakların ve ağaç başında olan kargaların sesinden başka bir şey duyulmuyor etrafta.
"Adamsanız çıkın lan öyle telefonda şantajla olmuyor." diye var gücümle kükrüyorum, etrafımı kolaçan edercesine dönerken. Ormanda sessizlik hüküm sürerken daha da sinirleniyorum.
"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Niye çağırdınız beni buraya?" yine yeniden var gücünle bağırırken telefonum çalıyor.
"Alo!"diyorum sinirle tuşa ne zaman bastığımı anlamadan."Ahh Ali Mertoğlu daha çok yalvaracaksın. Kukla gibi oynatacağız seni, sevgilini kullanarak. Kork bizden! Bu arada sevgilin çok güzel."
"NE DİYORSUN LAN! KİM OLU.. Alo! Alo!" Telefonu yeniden tuşluyorum..ulaşılamıyor "KAHRETSIN!" telefonu yere fırlatıp sinirle saçlarımı karıştırıyorum. Yüzümü avuçlarım arasına alıp derin derin nefesler alıyorum. Aklımı kaçırmak üzereyim. Bu hikayede masum bir kişi varsa o da Selin ve onun zarar görmesine engel olmalıyım. Polis. Polise de gidemem. Bu canileri iyi tanıyorum. Bir şeyler düşün Ali. Hadi!
Telefon yeniden çalıyor. Telaşla açıyorum hızlı nefes alış verişi esnasında.
"Alo..bak o kız benim sevgilim falan değil tamam mı? Gel konuşalım" sakince konuşmayı deniyorum bu sefer. Ses gelmiyor bağırıyorum
"ERKEKSEN ÇIK LAN KÖPEK""Bizi ihbar etmeyecektin Mertoğlu"
Ihbar mı? Duraksıyorum.
"Sizi ben ihbar etmedim. Kim olduğunu da bilmiyorum. ALO? Eğer o kızın teline zarar gelirse yaşatmam sizi anlıyormusun YAŞATMAM!" bağırıyorum. Emre yüzünden bu adamlara çok bulaştığım olmuştur. Ama ilk defa.. ilk defa korkuyorum. Kendim için değil. Selin için. Bu kız ne zamandır benim için değerli olmuştu?! Ne zamandır kendimi hiçe sayacak kadar birine değer veriyordum. Anlayamıyorum. İçimdeki ona zarar gelebilecek ihtimali bile beni deli ediyor. Ve beni esir alan bu korku sağlıklı düşünmeme yardımcı olmuyor.
Gözlerimi kapıyorum sakinleşmek adına. Derin nefes alış verişi yaptıktan sonra adımlarımı orman çıkışına yöneltiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...