"Ali, gerçekten gerek yoktu."
Bileğimi yeniden çekiştiriyorum kurtarmak adına.
"Selin, annem ısrar etti zaten. Geçen gün yaptığı saygısızlığı affettirmek için çağırıyor."
Kafamı gergince kaşıyorum.
"Bak, annenin benim için böyle şey yapması uygun değil, hem ben unuttum."
Gözlerini deviriyor.
"Amma da inatçısın, Selin. Annem sert biri ama hatasını anlayan cinslerden, er ya da geç."
Pes ederek derin nefes alıyorum.
"İyi tamam, çal zili."
Bileğimdeki elini elimle birleştirerek kapıyı çalıyor.
"Birtanem, gerilmene gerek yok tamam mı?"
Kafamı sallıyorum.
Yardımcı kapıyı açtığında biz de içeri geçiyoruz.
"Feryal hanım salondalar."
Ali kafasını sallayarak adımlarımızı salona yöneltiyor.
Kahvesini içen Feryal hanım bizi görür görmez ayağa kalkıyor keyifle.
"Hoşgeldiniz çocuklar."
Yavaşça başımı salladığımda, devam ediyor.
"Ali, beni gelinimle baş başa bırakırmısın biraz?"
Ali kabul eder gibi mırıldanıyor.
Daha sonra ellerini omuzlarıma yerleştirip 'çekinme, herşey yolunda'der gibi salladığında bende tebessüm ederek onaylıyorum.
"Otursana kızım"
Ali merdivenleri çıktığında , ben de deri koltuklardan birine oturuyorum çekinerek.
"Selin, insan bazen farkında olmadan kalp kırabiliyor."
Derin nefes aldıktan sonra ekliyor.
"Gerçekten niyetim kötü değildi, bazı insanların konuşma sitilleri de farklı."
Gözlerindeki pişmanlık beni rahatlattığında kafamı aşağı-yukarı sallıyorum.
"Önemli değil Feryal hanım, sorun yok."
Bakışlarını yere indiriyor bir müddet.
Yardımcı önüme kahve servisi yaptıktan sonra salondan ayrıldığında, Feryal hanım neşeyle ellerini çırpıyor.
"Ali'nin küçüklük fotoğraflarına bakmak ister misin?"
Aniden yüzüme tebessüm yayılıyor.
Sevdiğim adamın bebekken nasıl olduğunu görebilmek beni merakla karışık heyecanlandırıyor.
"Tabii, görmek isterim."diyorum sesim mutluktan tizleşirken.
"Kızım, Nalan?"
İçerden deminki yardımcı kız çıkıyor.
"Buyurun Feryal hanım."
Bana çeviriyor kafasını tebessüm ederek.
"Benim odamda, çekmecedeki küçük kutuyu buraya getir."
Yardımcı onaylayarak yukarı çıktığında, beş dakika sonra geri geliyor elinde eski sayılacak kadar antika kutuyla.
Fotoğraflara bakmak için yerimden kalkıp Feryal hanımın yanına oturuyorum.
Eline siyah beyaz bir fotoğraf alıyor.
"Bak burda Ali altı yaşında. Okulun ilk günü çekildi."
Fotoğrafı elime alarak dikkatlice inceliyorum.
Benim mavim hep mi yakışıklıydı?!
Daha sonra bir kaç tane Ali'nin yeni doğmuş fotoğraflarına da bakıyorum. Mavi gözlerini kocaman açmış, ağzında emzik var. Sırıtmama sebep olan fotoğraflara baktıkça mutlu oluyorum.
Bir müddet sonra Feryal hanım fotoğrafların hepsini kutudan dökerek bir şeyler aramaya koyuluyor.
"Allah Allah."
Kendi kendine mırıldandıktan sonra oturduğumuz koltuğa bakınıyor.
"Bir şey mi arıyorsunuz efendim?'
"Kutunun içinde inci küpelerim olacaktı antika bir şey."
Tekrar fotoğrafları karıştırıyor.
Hafif eğiliyorum ve sehpanın altına bakınıyorum.
Yok...Gözüme herhangi inci küpe takılmıyor.
"Selin."
Etrafa bakınarak doğruluyorum. Kafamı bana seslenen Feryal hanıma çeviriyorum.
Kısık bakışları üzerimde geziniyor. Gözlerimi merakla kırpıştırıyorum.
"Tamam Selin, kızmayacağım çıkar küpeleri."diyerek elini uzatıyor.
Gözlerim hayretle açılırken, sanki beynim yanıyor.
"Ne diyorsunuz siz ya?"Sınır dolmadan yeni bölüm gelmeyecek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renksiz Hayaller
General FictionAşık olunca uykuların kaçar der kitaplar. Bu bendeki aşk mı, yoksa hoşlantı mı? Daha önce hiç aşık olmadım ki.. Aşkla ilgili onca şarkılar, şiirler yazılsada onlar sadece aşkın ne kadar güzel hissettirdiğini yazıyor, nasıl hissettirdiğini değil. D...