Ayy, bugünleri de mi görecektim? Sayın okurlar, canlar, ballar 23. Bölüme geldik.
Benim uğurlu sayım. En sevdiğim sayı.
Neyse bu bölüm yorumlarınızı, oylarınızı istiyorum, aşkımlar. Ay, nolursunuz sevindirin benii. 💕🙈
Buraya medya olarak Cade Andros'u bırakıyorum ve bölüme geçiyorum. Öpücükler, öpücükler.
Yakışıklılık ve tatlılık abidem 💜
---
Kahrolası, Monroe!
Benim sarhoş olmamın ülke çapında yasaklanması gerekiyordu ama ben ne yapmıştım, yeni barmenin içki karışımını içmiştim.
Zaten, rengi mor olan bir içkiden ne beklenirdi ki? Salaktım.
Ah, en azından salak olduğunun farkındasın.
İç sesimin hakaretleri sınır tanımıyordu. Kes sesini, iç ses.
"Bir tane daha, nolursun?" Yalvarma derecesine geldiğimin de altını çizmeliyim.
"Monroe, hadi ama?" Ellerimi yanaklarıma bastırarak çırpınışlarımı sürdürdüm.Saçlarım sıcaktan enseme yapışmıştı ve çalan şarkı vücudumda yankılanıyordu aynı zamanda.
"Alex, patron beni öldürecek sayende. İç şu kahveyi." Yüzümü buruşturdum.
Kahve değil, içki istiyordum.
"Mor içkiden istiyorum." Çabucak vazgeçmeyecektim.
"Aa, Cade mi o?"
"Hani, nerede?" Kafam basmıyordu. Bulanan zihnim, her şeye gülmek istiyordu sadece.
Döndüm ve kalabalığa, dans eden bedenlere göz gezdirdim. Kaşlarımı çattım. Şu, Jess, geçen sefer Cade'le yatmış olan sarışın kız dudaklarını yalayarak bara doğru geliyordu.
"Selam, çocuklar. Selam, küçük kuzen." Ruju bozulmuştu. Ani bir sinir patlaması yaşadım.
"Bu halin ne?" Ah, kıskanç biri gibi konuşuyordum.
Siktirsin gitsin.
"Kuzenisin, sana bunu anlatmam sence de garip olmaz mı?" Sürtük, Cade'le yatmıştı.
Yine.Cade de sürtük zaten.
"Ha, ha ve ha. Kuzenimden uzak dur." Şey, bunu demek istedim. Gerçekten dilimin ucuna kadar geldi ama o ara merdivenlerden kumaş pantolonunu düzelterek inen Cade'i gördüm.
Sonrasında bara döndüm.
"O lanet içkiden veriyorsun, bana. Hemen."Nasıl göründüğümü bilmiyordum bile ama Monroe, bu defa sözümü ikiletmedi.
Aldım, içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
General FictionLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...