Chapter 3 --> Savaş? Barış?

6.3K 258 10
                                    

Neyse ki geri döndüm. Okullar açıldı ve boş vaktim neredeyse hiç yok. Yine de işte burdayım. Umarım beğenirsiniz. Hatalarım varsa affola.

--

Aşk mıydı bu hissettiğim? Yoksa sadece kabullenmenin getirdiği kalp ağrısı mı?

--

Berbat durumdaydım.

Lanet olası koltukta otururken ve halamın nasihatlarını dinlerken başka bir şey düşünemiyordum nedense.

"Seni okuldan almamı istemiyorsan, beni dinlemek zorundasın. Son şansın Toprak. Bunu kullansan iyi edersin. "

Ve çat. Kapı kapandı. Odamda yalnız kalmayı başarmanın verdiği rahatlık hissi geldi ve aynı hızla yok oldu. 

Son şansım.

Hep aynı cümleyi kullanmaktan asla yorulmayan yüce Hande Çağan. Nam-ı değer halam, yine yapmıştı yapacağını. Karakola götürülmüş ve ifade vermiştim. Olayın benim etrafımda döndüğünü polisler de farketmişlerdi daha doğrusu. Bir miktar kefaretle serbest bırakılmayı ummuştum ama ifade verdikten hemen sonra salıverilmiştik Yelda ile beraber.

Tabi sonrasında bu işte Baturalp soyadının rol oynadığını da anlamıştık. 

Yüce gönüllü Baturalp ailesi olayı örtbas etmiş ve biricik oğulları Eymen' i ve saz arkadaşları olan bizi sicilimize bir şey işlenmeden kurtarıvermişti. 

Hatta ve hatta evimize bile bırakmışlardı, ki ben Eymen' in yüzünü bile görmek istemiyordum. Olacaklar belliydi. Ve ben aptalı oynayarak mantığımı ve sağduyumu kaybetmiştim. Bu akşam Blue' ya asla gitmemem gerektiğini bilecek kadar aklım vardı. Ama gözümü kör eden bir şey vardı. Kesinlikle Eymen' le alakalıydı.

Kurcalamamam gereken şeyleri düşünmeyi bırakmıştım ardından. Ben halamın eve gelmesini beklerken aynı zamanda Yelda' yla da kavga etmiştim. 

Çünkü biliyordum. Müthiş Hande Çağan gelecek ve o meşhur konuşmalarından birini yaptıktan sonra tek bir söz bile söylememe izin vermeden gidecekti.

Son şansın. 

Cümle beynimde defalarca yankılandı. Ben ne zaman bu kadar kafaya takar olmuştum halamın sözlerini. Belki bir kaç gün huzursuz olurdum ama içimden bir ses bu sefer olayların ciddi olduğunu fısıldıyordu. 

Lanet olası hayatımın zerre kadar umursanmamasını diledim, yatağıma yığılırken. Hande Çağan' ın yanına uğramamı sağlamayacak o kazanın olmamasını diledim. 

O kaza.

Takla atan, uçuruma yuvarlanan o araba da olmamın gerektiği kaza.

Hayatımın tek hatası.

O lanet gün benim de onlarla olmam gerekiyordu. Ama ben yine asi kızı oynama zorundalığı hissetmiş ve onlarla geçireceğim küçücük iki günü zehir etmeyi yeğlemiştim. Nedenlerim hakkında hala en ufak bir fikrimin olmamasına karşın telefonumun uğursuz sesi hala uykularımdan uyandırırdı beni. Ailemii tamamen kaybettiğimi söylememişlerdi önce. Sadece hastaneye çağırılmıştım.

Anlamıştım bir şeyler olduğunu ama yine de hastaneye gittim. Sadece ben vardım. Biz her zaman üç kişiydik. Ne babamın ailesi, ne annemin ailesi. Kimse yoktu. 18' ime yeni girmiş olduğum sıralardı ve cesetlerini teşhis etmek zorunda kaldım. 

LAVEYRA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin