'Gerçekleşmeyen dileklere içelim'
Küçükken yaşadığım bir anı girmişti rüyama. Hala arabada olduğumun farkındaydım. Annemin sesi geliyordu ön koltuktan.
Hem şimdiki zamandaydım hem de geçmişteydim sanki.
"Sana söylüyorum Kenan. Onlarla görüşmeyi kesmelisin." Sesi endişe yüklüydü.
"Güzelim, bana güven. Bak, biliyorum daha önce de sana aynı şeyi söyledim ama bu sefer ciddi." Aslında gerçek gibi değildi hiçbir şey.
Annemin sesi fazla tizdi.Babamın sesi fazla umursamaz.
"Kenan! Toprak'ı öğrendiklerinde ne olacak sanıyorsun? Üvey kardeşin hemen miras işini konuşacak. Toprak'ı öğrenmeyecekler. Söz ver bana." Ah, anne, beni korumak için sevdiği adama söz verdirmişti.
"Çağla, yapma lütfen. Sence kızımızı onlara emanet eder miyim?" Babam da çileden çıkıyordu işte şimdi. Aynadan yansıyan genç yüzüne baktım. Benimkilerin aynısı olan gözlerine baktım öylece.
"Kenan, söz ver dedim." İnatçıydı annem, aynı ona benzerdi huylarım.
"Lanet olsun, söz veriyorum. Oldu mu, mutlu musun? Biraz güven bana!" Onların kavga ettiğini daha önce hiç görmemiştim. Belki de bu günü hafızamdan silmemin nedeni de buydu.
Onlar birbirlerine aitti.
"Toprak'ı kendi oyunlarına alet etmelerini istemiyorum sadece. O yılan Hande'den bahsetmiyorum bile."
Meşhur Hande Çağan'ın ismini duymak garipti. Hele annemin ağzından duymak daha garipti. Sonuçta babamın ilk karısıydı Hande ve psikopatın tekiydi.
Yol akıp gitmeye devam etti. Bu an gerçek miydi?
"Hande'nin hastanede olduğunu biliyorsun. Toprak güvende." Tek düşündükleri bendim. Her zaman ben olmuştum. Benim yüzümden ölmüşlerdi.
"Güvende evet." diyen annem titrek sesiyle bana doğru döndü. Çok gençti ikisi de. Öyle güzeldi ki. Elini uzattı yavaşça. Narin parmaklarını şakaklarımda hissettim.
Gerçekten oradaydı sanki. Saçlarımı kenara çekti. Küçük bir gülümseme yayıldı dudaklarına.
"Güvendesin, minik bebeğim. Güvendesin."
Çığlık atmak istedim. Anne seni istiyorum, demek istedim. Kollarına sığınmak, aynı zamanda pişman olduğumu söylemek istedim. Ama tek yapabildiğim öylece izlemekti.
Kaç yaşındaydım, nereye gidiyorduk hiçbir fikrim yoktu.
"Aynen öyle güzelim. Kızımız güvende." Duyduğum son kelimeler bunlar oldu. Yüzleri ışıklar altında soldu, araba kayboldu.
Sessizlik, kaldı.
--
"Alex?" Gözlerim hızla açıldı.
Annemin endişeli sesi, babamın gözleri hala aklımdaydı. Başımı zorlukla kaldırarak kendime gelmeye çalıştım.
"İyi misin sen?" Cevap olarak sadece başımı salladım. Sorular sormasını istemiyordum.
Böyle bir konuşma gerçekten olmuş muydu, yoksa sadece hayal gücüm müydü?
Annemin şakaklarımda dolaşan elini anımsadım. Gerçekmiş gibiydi. Hala hissedebiliyordum sıcaklığını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
General FictionLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...