Çok uzun bir zaman geçmiş gibi ve öyle de ama geri döndüm.
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Güzel yorum ve oylarınızı merakla bekliyorum tatlış okurlarım.
🏰
------
Gerçekten buradaydı işte. Gözümün önünde. Cade Andros, belki de şu anda görmek istemediğim tek kişi buradaydı.
Kaçmaya çalıştığım kişi buradaydı.
"Alex?" Beni bulunduğum ana geri getiren Sam olmuştu. Kaşlarımı olabildiğince çatarak duraksadım.
Sorun, Cade Andros değildi. Sorun, James Andros'un babam olmasıydı.
"Benim gitmem lazım." Sımsıkı kavradığımı yeni farkettiğim çantayı parmaklarım acıyarak gevşettim.
Ellerimin hafif titremesini saklamak içinse ikisinin de konuşmasını beklemeden çıkışa yöneldim."Hazır değilim demiştim." derken çoktan kendimi sokağa atmıştım.
Sam'in yapacağı şey belliydi belki de başından beri ama gözüm görmemişti. Sessizliğe o kadar alışmıştım ki.
Onunla yaşamaya...
Sadece ikimiz olmaya.
Hayal ettiğim hayata çok fazla benziyordu çünkü. Çocuklarım bile olabilirdi bu hayalde.
"Bekle beni." Gelen ses Cade'e ait değildi en azından.
"Dikkat çekiyorsun."Evet, yaptığım bu olurdu. Dikkat çekmek, birilerine zarar vermek.
"Cade'in burada ne işi var?" Yüzüne geçirmek istediğim yumruğu sıkmaya devam ettim.
Yaralı tarafını kaşıdı ve yumruk olan elime uzandı bu sırada.
"Sakinleş."Kahverengi gözlerinin beni ne zaman kontrol etmeye başladığını bilseydim keşke.
Yumruk olmuş elimi kendi avucuna hapsederek göğsüne yaslayınca tüm sinirim yok oldu gitti.
Hatta ağlamak istedim. Bıkmıştım. Koşuşturmacadan, hayal kırıklıklarından, rahatça uyuyamamaktan.
Tek sorunumun Sam'le olan atışmalarımız olsun istemek çok mu fazlaydı sahi?
"Onunla konuşman gerekiyor."
"Hayır, gerekmiyor." diyerek elimi geri çekmeye çalıştım ama tüm çabalarımı kolayca engelledi.
Sakinleşemiyordum bir türlü.
"Neden buraya çağırdın ki?!" Üzerine doğru adımladım ve en sonunda iç çekerek kendimi durdurdum."Eve gitmek istiyorum." dedim sadece, Cade konusunu daha fazla konuşmamak için.
"Onunla konuşacaksın, ela göz." O kadar kendinden emindi ki.
"Sen kimsin ki bana emir veriyorsun?" Aslında kırıcı olmak değildi amacım ama çenesi kasılınca yanlış anlaşıldığımı farketmiştim.
"İyi, ne halt yersen ye." dedi ve elimi büyük bir hızla göğsünden ayırdı.
Ardından da rüzgar gibi uzaklaştı.
Gözlerimi kapatmakla yetindim. Derin bir nefes almakla. Alnımı sertçe ovuşturmakla.
"O, haklı. Benimle konuşmak zorundasın, gün ışığı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
Ficção GeralLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...