Chapter 51 --> Sonsuz!

1.2K 52 2
                                    

"Aç gözlerini." Ne kadar zamandır gözlerim kapalıydı bilmeden kirpiklerim kendiliğinden açıldı. Ses çok tanıdıktı. Bal kadar tatlı, dilimin üzerine dağılacak kadar yumuşak. Korkutmak, kaçırmak değildi amacı. 

Rüyaydı, farkında olduğum tek şey bunun bir rüya olduğuydu. Karşımda değildi, arkamdan geliyordu sesi. Etrafımı saran papatyalara yoğunlaştım. Sanki her şey gözlerimi açtığım andan itibaren belirmeye başlamış gibi bulanıktı. 

Titreyen görüntü aynadaki yansımamda sabitti yalnızca. Bana bakan sima da tanıdıktı. Çok genç, hatta küçük bir kız çocuğu bile denebilir.

"Bitti." dedi hemen arkasından asla aklımdan silinmeyen melodik sesiyle. Annem. Kelime dudaklarımın ucunda olsa da dökülmedi. Aynada beliren görüntüsüne bakarak hatırladığımdan daha da güzel olduğunu düşünüyordum. Her zaman güzeldi fakat kazadan önceki gibi yorgun gözükmüyordu. İfadesindeki sakinlik rahatlamamı sağladı. Ve hemen arkasından babama takıldı gözlerim.

Arkama dönmek gibi bir girişim yerine aynadaki yansımasında dolaştırdım bakışlarımı. Saçlarında en ufak beyaz olmamasına dikkat ettim önce. Yumuşak gözleri gözlerime kilitlenmişti. 

Sahi, artık rüyalarıma girmeyi bırakmışlardı, ama bugün? Karşımdalardı işte. Ellerini omuzlarımda hissediyordum. Sıcaklıkları tenime işliyordu, nasıl öldü derdim ki onlara?

Bir şey söylemek istiyordum, ne olursa. Fakat konuşmama gerek kalmamıştı, kolları bedenimi sıkıca saran ailem gülümsüyordu. Yanaklarımdan akan sıcak yaşları hissettim. Gerçekten her şey bitmişti galiba, bu sondu. 

Veda ediyorlar gibi hissediyordum. Sanki onca zaman boyunca benimle kalmışlar ve şimdi kendi yollarına devam edecekler gibi. Gözlerimi aynadan ayıracak cesareti bulamadım kendimde. Her an, gözlerimi kırptığım her an kaybolacaklar gibi. Hiç var olmamışcasına gideceklerdi. 

Rüyalarımdan, yanımdan ayrılacaklardı. Yakıcı yaşlar akmaya devam etti. 

Hala aynaya bakmaya devam ediyordum ve o sırada başladı. Gittikçe soluyordu. Titreşen görüntülerine ulaşmak için ellerimi beni saran kollarına doğru kaydırsam da sıcak boşluk hissinden başka şey kalmamıştı geriye. 

Fakat, ayna karşımda durmaya devam ediyordu.

---

"Bebek? Tek başına karanlıkta ne işin var?" Devlin'in sesi, ürperen ve hala titreyen vücudumu örten sıcak bir meltemdi o an. Aklımda hala beni uyutmayan o rüya vardı çünkü. Gittiklerini görmüştüm, bu nasıl anlatılırdı, uyandığımda hala sıcaklıklarını hissettiğimi nasıl anlatabilirdim?

Ve kaçmıştım. Devlin'in yanından sessizce çıkarak kendimi mutfağa taşıyacak gücü zar zor bulmuştum kendimde. Sesimi çıkarmadım, bunun yerine önümdeki viskiden içimi eriten bir yudum daha aldım.

Sıkıntıyla verdiği nefesi dinleyerek düşünüyordum. Her şey rayına oturduğu için görmüştüm belki de bu rüyayı, tüm sıkıntı bittiği için. Ama tek neden değildi, bundan emindim. "Alex?" Alkolün verdiği hafif uyuşukluktan kurtulabilmek için gözlerimi ovuşturdum.

Ve Devlin'e mutfağa girdiğinden beri ilk defa doğru dürüst baktım. Tişörtü üstünde değildi ve yine de sıcacık olduğunu biliyordum. Her zaman sıcaktı vücudu. Dövmelerinin karartısını az çok seçerken bu koca adamdan ne zamandır ürkmediğimi düşündüm bir an için. Saçları iyice uzamış kaşlarına dökülüyordu, kaşları merakla kırışmıştı, gözlerini göremesem de içlerindeki endişeyi tahmin ediyordum. Onu tanıyordum.

LAVEYRA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin