"Evvel zaman içinde, küçük bir kız her şeyin yıldızlardan geldiğine inanırmış. Her gece odasının penceresine uzanır ve en parlak yıldızın tüm dileklerini gerçekleştireceğini düşünürmüş.
Annesinin geri dönmesini, babasının sessizliğinden vazgeçmesini fısıldarmış gökyüzüne.
Gel zaman, git zaman küçük kız büyümüş. Eskisi kadar pencereye uzanmaz olmuş. Annesinin neden gittiğini, babasının neden sessizleştiğini biliyormuş artık.
Ne zaman dışarıya bakacak olsa, perdenin arkasından uzanmış pencereye.
Günler hızla geçmeye devam etmiş. Küçük kız büyümüş, gökyüzüne bakmaz olmuş. Ama bilmiyormuş ki her gece dertlerini fısıldadığı yıldız, artık kızın yasını tutuyormuş."
-----
Küçükken daha mı kolaydı her şey?
Hayat.
Hayat, küçükken daha mı kolaydı sahi?
Günler daha mı hızlı geçiyordu? Kendimizi oyuncaklarla oyalarken her şey daha basitti aslında değil mi?
Hatırlamıyorum.
Kendimi hissedemez olmuştum. Duygular geliyordu. Bir anda üzerime yüklenip, beni yere yıkıyorlardı ve hemen ardından tekrar kayboluyorlardı.
O kadar kısa süreliydi ki. Hissedemiyordum. Canımın acısını hissedemiyordum. Tırnaklarımı tenime daha sert bastırırken, parmak uçlarımdan süzülen damlacıkları görüyordum. Ama hissedemiyordum işte.
Bedenim tüm bu kabusları, yaşananları önüme sürüyordu ama benim tek yapabildiğim gözlerimi kırpmaktı.
Gerçek miydi? Şu an, bu yaşadığım an, gerçek mi?
Neredeyim? Kalbim vücuduma pompaladığı kanı beynime taşımıyordu sanki.
Göğsüm körük gibi inip kalkarken hala gerçekliğimi sorguluyordum. Elim komodine uzanmak istiyor, kalbim ise bu isteğimin yanlış olduğunu fısıldıyordu. Kabuslarımdan kurtulmak bu kadar kolay olmamalıydı.
Bir ölümün acısı bu kadar çabuk yok olmamalıydı.
Peki ya, bir ölümün bitmiş sonu neden tekrar tekrar yaşanmalıydı?
Cevabım yoktu aslında.
Derin bir nefes daha aldım. Oksijen damarlarıma ulaşamıyordu sanki. Uyuşturucu müptelası birinden daha beterdim. Terliyordum. Avuçlarım kaşınıyordu. İstediğime ulaşmak bu kadar kolayken çektiğim bu acı fazlaydı.
Gökyüzüne diktim gözlerimi. O yıldıza. Benim fısıltılarımı dinleyene. Hikayeyi tekrar etmeye başladım hemen arkasından.
Uyuşmasını istiyordum.
Acıyı uyuştursun, içimdeki vicdan azabını sustursun istiyordum. Ama Melek her yerdeydi. Odanın içinde hayalet gibi dolaşıyordu. Komodinin üstünden bana göz kırpıyordu. Ağlamak istiyordum.
Çığlık atmak.
"Git, lütfen. " Bunu kaçıncı tekrar edişimdi?
"Evvel zaman içinde, küçük bir kız. Evvel zaman içinde, küçük bir kız. "
Gözlerimi yukarıya çevirdim. Yıldızım oradaydı. Çok yakında.
Ulaşabilir miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
Ficción GeneralLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...