Chapter 44 --> Yaralı!

962 48 12
                                    

İyi okumalar..

👑

"Güzel kızdı."

"Gidebilirsin, eğer çok beğendiysen."

Kolundan çıkarak dik dik yüzüne baktım. Kesinlikle sapıkça bir cevap verecekti emindim ama sözünü kesen yaşlı ve tanıdık bir sesti.

Hay, sikeyim!

"Aa, güzel kızım. Demek yine karşılaştık."

-----

Yanaklarım kızardı ama ne yapacağımı bilemediğimdendi bu.

Beni sabahki yerden kurtaran ve arabasına alan teyzeydi. Muhtemelen torunu falan görevliydi tiyatroda.

"Ee, merhaba." Yüzümdeki eğreti gülümsemeyle kadına baktım.

"Az daha tanıyamayacaktım seni, ne kadar da güzel olmuşsun." Konuşma nereye varacak merak ediyordum.

Arkamda olan Devlin adisinin eli belime yerleşti bu sırada.
"Teşekkür ederim, siz de öyle."

"Ah, ismimi hala söylemedim değil mi? Yaşlılık işte. Ben, Marry Love."

"Memnun oldum, efendim. Ben, Alex, bu da-"

"Eşiyim." Ağzımdan az daha kaçıracak olduğum küfrü öksürerek ört bas ettim.
"Devin Brooke."

Adı ve soyadını uydurmuştu ama bu dövmelerle hayatta gizleyemezdi kimliğini.
"Demek evlisiniz, genç adam eşine daha dikkat etmelisin. Kaza geçirdiği halde buraya sürüklemişsin."

"Ben gelmek istemiştim aslında." diyerek, Devlin'in belimdeki elini sıktım. Aşık çift rolünü çok iyi yapıyorduk.

"Çocuğunuz da mı var yoksa?! Ah, Tanrım."

Devlin'in cevap vereceğini anlayınca ağzından saçma bir şey çıkmaz diye umdum.
Ama konuşmasına gerek kalmadan tiyatronun başlamak üzere olduğunu belirten çağrı yapıldı.

Tam zamanında.

"Gitsem iyi olur, torunum geldiğimi görsün. Çıkışta görüşürüz umarım. İyi eğlenceler, tekrar karşılaştığımıza da memnun oldum."

Gülümseyerek onayladım sadece. Fazla konuşmak istemiyordum. Yalan söylemek yoruyordu.
"Size de iyi eğlenceler."

Yaşlı kadın gözden kaybolunca rahatladım ve Devlin'i de peşimde sürükleyerek salona ilerledim.
"Ellerin buz gibi olmuş." Yalan söylemek beni böyle yapıyordu işte.

"Geçer şimdi." diye mırıldanarak yerimize oturdum. Perdenin arkasından içeriye göz atan Jamie'yi gördüğüm an kalp atışlarım düzene girdi.

Beni görmesi için el salladım. Birkaç saniyenin ardından onun da bana el sallamasıyla her şey yoluna girmişti.

Gülerek kaybolmuştu perdenin arkasında.
"Bu çocuğa gerçekten değer veriyorsun." Alt dudağımı dişleyerek onayladım.

Belki de sahip olamayacağım çocuğum yerine koymuştum bilmiyorum ama yine de mutlu olmasını istiyordum.

Yaşının gereğinde ne varsa onu yapabilmesini. Gülümseyebilmesini.

Kaygı taşımamasını.

-----

Son perde de bittiğinde gözlerimin hafifçe dolduğunun farkındaydım. Ama ağlamak yerine sargılı avuçlarımı birbirine bastırarak yaşlardan kurtulmayı amaçlamıştım.

LAVEYRA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin