İyi okumalar.
-------
"Her zaman acı çeken taraf sen olmak zorundasın, değil mi?" Bu duyduğum cümle şu aralar en hafifiydi.
Koral ve ben anlaşamıyorduk fakat aynı evde yaşamak en doğrusuydu.
Genelde yaptığım şeyler vardı. Ağlamak gibi, uyumak gibi, kendime eziyet etmek gibi basit şeyler.
Atlas ortalıktan kaybolmuştu. Koral'in aramalarına geri dönmüyordu.
Sam'den haber yoktu. Sessizlik can sıkıcıydı fakat elimden gelen tek şey de buydu.
"Benimle uğraşmayı bıraksan keşke." diye mırıldandım. Boş gözlerle baktığım basketbol maçı bile geçmişi hatırlatıyordu.
Cade'le iddiaya girdiğimiz o maçı.
"Hayatta olmaz." Bu sırada önüme doğru uzattığı küçük pakete şaşkın şaşkın baktım.
Koral ve hediye.
Hediye ve Koral. Garip bir çelişkiydi. Bana olan yumuşak bakışlarının ardından bu hediye işi kalbimi sıkıştırmıştı.
"Bu ne?" Yine de sordum.
"Doğum günü hediyen." Doğum günüm. Sahi kaç olmuştum ben artık? 20 yaşında gibi hissetmiyordum ki.
"İstemiyorum." Çoktan ayağa kalkmıştım, tabii yerime mıhlayacak o bakışı atmamış olsaydı.
"Aç." Tartışmaktan da bıkmıştım. Önüme uzattığı paketi hızla açtım.
Sanırım en son beklediğim şey elimdeki defterdi. Bir daha göreceğimi bile düşünmediğim tek şey.
"Buldun demek." Sesimdeki titreme acizliğimi yüzüne çarpsa dahi gözlerine bakıp gülümsemeden edemedim.
Bu defter Koral'in bana verebileceği en güzel hediyeydi belki de.
"Geri aldım diyelim." derken üzerime doğru eğildi hafifçe ve dudakları alnımda kaldı birkaç saniye.
Boğazım düğümlense bile gıkımı çıkarmamayı başarmıştım.
"Mutlu yıllar."Geçmişti aslında. Doğum günüm, Cade'in ölümünün yaşandığı gün, üç ay öncesinde kalmıştı.
"Teşekkür ederim." diyebildim yalnızca. Başka bir şey dememe kalmadan gitmişti sonrasında.
Orada öylece durdum birkaç dakika boyunca. Elimde, bir zamanlar Koral'le beraber yapacaklarımızı hayal ettiğim defter vardı.
Son sayfayı açtım yavaşça. O son sayfa, Koral'in yanından ayrılmadan önce yazdığım sayfaydı.
Tarih yazma alışkanlığım olmadığı için sadece buruşuk kağıdı elimle okşamakla yetindim.
'Koral'i de alıp kamp yapmalıyım bence.
Yıldızların altında marşmelovlarımızı yerdik.Ateşimiz olurdu bir de. Biliyorum, Koral hep surat asacaktı kesin, ama olsun.
Ateş böceklerini izlerdik. Öylece uzanırdık belki de. Kimse konuşmazdı.
O kardeşini düşünür, ben hayatımızı.
Geleceğimizi.'
Son cümle buydu. Gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
Narrativa generaleLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...