Öncelikle 30 bin okunmayı geçtik ve bu yüzden hepinize çok teşekkür ederim.
🌙
İyi okumalar.
----
Geçmiş bir avuç toz...
Her şey kötüye gidiyordu. Her şey. Günü, içinde Atlas'ın olduğu bir kabusla başlatmıştım ve şimdi de hastaneye çağrılıyordum.
Kabusu düşününce yine ürperdim. Tüm gün ensemde soğuk bir iz gibiydi.
Beni öldürüyordu. Şeytan kılığındaydı ve ringte karşısına çıkan rakibi bendim.
Yumrukları, tekmeleri. Hala hepsini hissedebiliyordum.Spor salonundan hışımla ayrılarak hastaneye yol almıştım telefonun üzerine. Bir yanım huzursuzdu.
Eğer ölmüşse...
Düşünceyi devam ettiremedim. Çalan telefonum bu sefer James Andros'un zil sesiydi.
Alt dudağımı dişleyerek bir an kararsızlıkla duraksadım fakat açmanın en doğrusu olduğunu biliyordum.Ve açtım da.
"Efendim?""Hemen geri dön." Sesindeki panik içimi korkuyla doldururken zorlukla yutkundum.
"Ama hastanede-"
"Tuzak! Geri dön diyorum sana. Evine gitme sakın. Sadece kalabalık bir yerde ol. Aramamı bekle." Ve aynı hızla kapattı.
Ne yapacağımdan emin olamadan etrafa baktım. Hastaneye ulaşmama çok az kalmıştı. Ya tuzak değilse?
Geri dön.
James Andros'a inanıyordum, kahretsin ki. Koral'le olan bağımı anladığını biliyordum ve beni öldürmeyeceğinden emin olduğum tek kişi de oydu.
Direksiyonu sola kırdım. Duyduğum korna seslerine aldırmadan vitesi ileriye takarak son hız ilerlemeye odaklandım fakat bir sorun vardı.
Nereye gidecektim? Eve gidemezdim.
Pişmanlık ve utançla direksiyona vurdum.Kate'in başını derde sokamazdım. Spor salonunda da çocuklar vardı. Tek seçeneğim, bardı.
Ya da bir avm.
Ama avmde Devlin yoktu ve beni en iyi koruyabilecek kişi yine Devlin'di muhtemelen.
Beni niye korusundu ki Devlin Avery?
Neyse.
Telefonumdan numarasını bulur bulmaz arama tuşuna bastım. Beklerken alnımdan akan teri silmiştim.
James Andros'un sesi, beni pimi çekilmiş bir bombaya çevirmişti çünkü."Hadi, aç şu lanet telefonu." diye mırıldandım. Bara ulaşmam en azından yarım saatimi alacaktı zaten.
Dönüş yapabilmek için sinyal vererek dikiz aynasını kontrol ettim. Ama gerisi gelmedi. Arkamdan hızla yaklaşan siyah BMW'yi farkettim.
Ve camından sarkan maskeli adamı. Elinde bir silah taşıyan adamı.
Damarlarımda akan kan buza dönüşmüştü sanki. O an ki refleksle beraber ya da ilahi bir yardımdı bilmiyorum ama kimseyi takmadan, hatta karşı yoldan kim geliyor onu düşünmeden gaza bastım.
Bir yandan da aynadan siyah BMWye bakıyordum. Hala takip ediyordu. Bir an olsun duraksamamıştı.
"Bebek?" Duyduğum sesle yerimden sıçradım. Devlin'i aradığımı unutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
Genel KurguLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...