Chapter 40 --> Kör

832 54 28
                                    

Dört yıl sonra asla itiraf etmeyeceğim gerçeği kabullendim.
Devlin Avery'de beni çeken şey kontroldü.

Ve bu sefer karşı koyamayacak kadar çok dipteydim.
En derinde..

--

İhtiyacım olan şeyi başından beri biliyordu sanki. Nereye dokunacağını, nereyi öpeceğini.

Tek yapabildiğim ona tutunmaktı. Hızlı soluklarımız birbirine karışırken içimde bir yerde hala itirazlarını işittiğim küçük kız vardı.

Yapamazsın diyordu, buraya kadar dayanmışken şimdi vazgeçemezsin.

Ama bilmiyordu ki yalnızdım. Hem de öyle yalnızdım ki, geceleri uyurken sarılacak birini arıyordum. Sıcaklığına sığınacağım, geçmişi değil de geleceği düşüneceğim.

Bazı geceler vardı, daha dayanılmazdı. Can yakıyordu. Fazladan bir yastık bulunduruyordum yakınımda. Ona sarılıyordum bazen.
Bazen, bu davranışıma kızarak fırlatıp atıyordum.

Sadece dört yıl olmasına karşın idare etmeyi becerebilmiştim yine de. Kolay değildi.
Her şeyden kaçmak. Asla doğruları söyleyememek. Yalanlarımı akılda tutmak.

Buraya kadar dayanmıştım. İradem parmaklarımın ucundan kayıp gidiyordu şimdiyse.

Saçlarımı kavrayan güçlü parmaklar vardı aklımda.
Boynumda olan dudaklar.
Bedenime sıkıca dolanan sıcak beden.

Tek düşünebildiğim bunlardı. Hisler cümbüşüydü yaşattıkları. Atlas'tan sonra başka kimsenin olmayacağına dair kendime söz vermişken hem de.

Küçük kızın sesi biraz daha yükseldi.
Kes şunu!

Dudaklarımdan bir inleme döküldü buna karşın.

Ellerim saçlarını kavradı. Başını kendime doğru çektim. Dudaklarını dudaklarımla buluşturdum. Bir kere olsun kendime izin verebilmeliydim.

Öptüm onu. Tüm benliğimi kattım. Hissettiklerimi hissetsin istedim. İstenilen olmanın tadını çıkardım.

Reddedilen değil.

"Bebek.." Nefes nefese fısıldadığı kelimeyi içime çektim.

Sonra tereddütünün nedenini kavradım. Telefonu ısrarla çalıyordu.

Başımı arkama doğru yasladım. Kalbim hala delicesine çırpındığı için biraz olsun sakinleşmeyi bekledim.

Devlin ise arka cebinden çıkardığı telefonunu kulağına götürdü bu esnada.
Gözleri hala siyahtı. Dudakları kırmızı ve ıslak-

Kes şunu, diyen bendim kendime bu sefer. Adamın içine düşecektim az daha.

Adi herif. Adi, şeytan kılıklı herif.

Beni bu kadar çabuk aptala çeviren birinden asla hayır gelmezdi.
"Söyle."

Kabalığını gözlerimi devirerek kabullendim.

Telefondan gelen sesi duyamıyordum tabii, ama iyi bir şey olmasa gerekti. Çünkü Devlin'in ifadesi bulutlanmıştı çoktan.

Hala siyahtı gözleri ama ifadesi daha karanlıktı.

Evet, bu adam kesin bir işler karıştırıyordu. Koral'i iyi tanıdığımdan anlıyordum bunu. Aynı ifade onda da vardı.

Birkaç saniye daha söylenenleri dinledi. Tek kelime bile etmedi fakat gözlerini gözlerimden de ayırmadı.
"Geliyorum." der demez ise kapattı.

LAVEYRA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin