Chapter 22 --> Lavé & Ára

1.6K 77 8
                                    

Çok sıcak.

Aklımdan geçen ilk düşünce bu olmuştu. Lanet derecede sıcaktı.

Uykuyla uyanıklık arasındaki o ince çizgide dolanan zihnim sadece sıcaklığı algılayabiliyordu.

Sonra şimşekler çaktı. Bedenim daha da sıkı kavrandı. Gök gürültüsü duyuluyordu. Yağmur sesleri geliyordu.

Tekrar sarsıldım.
"Sikeyim." Gelen sesi arıyordum. Tanıyordum hatta.
"Rosa." Bu kelimeyi de duymuştum.

"Çek ellerini." Uyandım. Beni sımsıkı kavrayanın da Cade olduğunu anlamış oldum. Gördüğü kabus her ne ile alakalıysa terden sırılsıklam olmuştu.

"Dokunma." Ne yaşadın sen, Cade Andros?

Kollarının arasından sıyrılarak doğruldum ve hafifçe saçlarını okşadım.
"Anne?" Kalbim taklalar attı. Acı çeken sesi kulaklarıma kazındı. Tüm vücudumda yankılandı.

"Buradayım." diye mırıldandım. Başını ellerime iyice yasladı ve gevşedi. Uyuduğundan emin olduğum anlarda bile saçlarını okşamaya devam ettim.

Mükemmeldi. Her zerresiyle. Ama içinde yaralı bir aslanı barındırıyordu.

Ben yukarıda kendi acımda kaybolurken, o burada her gece kendi acısını çekiyordu. Üstüne tüm kaprislerime rağmen bana iyi davranacak gücü bulabiliyordu.

Bu adam ya mazoşistti, ya da acıyla o kadar iç içe kalmıştı ki benimsemişti, kabullenmişti.

Derin bir soluk bıraktım. Pencere kenarındaki koltuğuna baktım, küçük kütüphanesine, çalışma masasına, dağınık kıyafetlerine, uykumun gelmesi için her şeyi denedim.

Sesi kulaklarımdan silinmedi.
Uyuyan yüzüne baktım en sonunda. Başından beri kaçındığım kişiye döndüm. Yumuşacık saçlarında dolanan elimi izledim. Elmacık kemiklerine vuran ay ışığının güzelliğini düşündüm.

Mavi mi yeşil mi bir türlü karar veremediğim gözlerini aklıma getirdim.

Pişmanlık geri geldi.

Tam bir kaltaksın.

İç sesimin çığırışlarını duymazlıktan geldim. Yaşadığım baloncuğun kısa süreli olduğunu aklımdan çıkarmamalıydım.

Gidecektim. Kalıcı değildim. İçimde gün geçtikçe büyüyen o intikam ateşini söndürmek zorundaydım.

Bağlanmak yoktu. Tek kuralım bu olmalıydı.

Şu an bu yatakta olmamalıydım.

Cade Andros'u düşünmemeliydim.

En önemlisi de kalbimde ona karşı filizlenen hayranlığa engel olmalıydım.

Güneşin doğmasına az bir zaman kala gözlerimi açık tutmak işkenceye dönüşmüştü ama uyuduğumda tekrar kabus görmesinden öyle korkuyordum ki kendimi zorladım.

Saçlarını okşamaya devam ettim. Yüz hatlarını inceledim. Rosa meselesini aklıma getirdim.

Güneş doğdu. Perdelerden içeriye yansıyan ışık etrafı aydınlattı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
LAVEYRA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin