Sınır hala dolmadı fakat bölümü yazmışken de beklemek istemedim açıkçası.
Sınır +12 oy
Hatırlatma;
"Sana zarar gelmesine izin vermem."
Kalp atışlarım yavaşladı, başından beri duymak istediğim şey buymuş gibi bedenim gevşedi. Ellerim hala yakasını sımsıkı kavrarken gözlerimi yumdum.
"Sana zarar gelmesini istemiyorum." diyebildim sadece. Kollarımı kaslı vücuduna doladım ve öylece kalmaya devam ettik.
Güvende hissetmenin tadını çıkardım.
Ama her güzel anı bozacak kişi ben olmak zorundaydım, değil mi ama?
"Bana kızmayacağına dair söz ver." dedim ona hala sımsıkı sarılırken.
Kaşlarını çatmış olduğundan neredeyse emindim.
"Ne yaptın yine?" Bıkkınlıkla dile getirilmiş cümlesine gözlerimi devirdim."Bir şey yapmadım. Şey oldu." Konuşmayı kestim. Nasıl söylenirdi?
"Ne oldu?" Geri çekilmek istedi ama engelledim. Kollarımı daha da sıkıştırdım.
"Gerçek üvey kuzenim, aradı." Hızlıca söyledim. Yani, biraz nefes nefese kalsam da söylemiştim.
"Gerçek üvey kuzenin?"
İşte şimdi korkmaya başlamıştım. Sesi çok sakindi.Çok.
"Evet. O, beni bulmuş. Ama bir şeyler çevirdiğinden şüpheleniyorum." Hızlı hızlı konuşmaya devam ediyordum hala.
"İlk başta anlamadım ve bir de California'da olduğumu ağzımdan kaçırmış olabilirim." diye devam ettim. Kasıldı.
"Ağzından kaçırdın yani, öyle mi?" Tüylerimi ürperten ses tonunu görmezden gelmeye karar verdim ama kollarımı az da olsa gevşettim. Sanırım bu yakınlık sinirlerini geriyordu.
En iyisi biraz mesafeydi, değil mi?
Sen öyle san.
İç sesim geri gelmiş. Puf.
"Bilerek değil."
"Tam adresimizi de vermedin umarım." Hafifçe kıkırdadım.
"Tabii ki hayır. Zaten tam adresimizi bilmiyorum ki." Düşüncelerimi hemen açıklamamam gerektiğini unutmuştum.
"Bilsen söyleyecektin yani? Aferin, Alex!" Kollarımdan sıyrıldı ve bunu yapar yapmaz iki kolumu da avuçları arasına aldı.
Bedenimi silkelerken o öfkeyle kalbimi kırmayı da unutmadı.
"Baş belasının önde gidenisin. Seni asla yanıma almamalıydım!"Ellerini üzerimden ittirdim. Tüm kaslarım kilitlenmişti çünkü.
"Siktir git!"
Çıkıp gitmek için kapıya yöneldim ama kafesine alındım tekrar.
"Bana arkanı dönme!""Başka arzunuz!" Tek elim sertçe göğsüne çarptı ki bununla yetinmeyip yakasını çekiştirdim.
"Alex!" Yeşildi gözleri. Daha da kızdım kendime. Hala nasıl olur da onu incelerdim?
"Bırak." Kalbim küt küt atarken silkelendim ve geri çekildim. Elim yakasından ayrıldı en son.
"Sakinleş." Kuduz köpek gibi silkinmeye devam etsem de beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVEYRA #Wattys2017
General FictionLAVEYRA Hayatımın bir anda tepetaklak olacağını kim bilebilirdi ki? Bana bakan gözlerin bir zamanlar sevgi dolu olduğunu hatırlıyordum. Ben ağladığım zamanlar kapının önünde nöbet tuttuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi gitmişti. O, özenle dizilmiş kirp...