Merhabaaa. Yeni bir bölüm vee multimediada yeni bir kız. Aslında kız biraz makyaj yapıyor benim karakterim pek makyaj yapmayan birileri olacaktı. Bir de buna bakın bu kızı değerlendirin bakalım. Eğer bunu da beğenmezseniz başka koyacağım bir sonrakine 😂😂. Bu arada Selim, Deniz ve Berkcan belli. Asya'yı belirledikten sonra onları da atacağım. Bu arada yorum sayısı düşmeye başladı lütfen yorum yapın. İyi okumalar!
NOT: YORUM SAYISI AZALMAYA BAŞLADI. LÜTFEN DAHA FAZLA YORUM YAPIN.
DİP NOT: LÜTFEN ASYA KARAKTERİ İÇİN YORUM YAPIN.
"Ay benim pofidik Asyam." Mehmet bana sarılınca gözlerimi devirdim.
"Şu halinize bakın. Kiminizin dudağı kiminizin kaşı patlak.." Bizimkilerin yüzünü tek tek inceledim.
"Olsun be ne olacak. Hem senin de bir iki gün önceye kadar bizden pek farkın yoktu ama neyse..." diye munzurca sırıtıp Selim'e baktı.
"Problem yok."
"Hepsi o piç yüzünden." Selim fısıldayınca elimi saçlarına götürdüm ve karıştırdım.
"Ben iyiyim dedim koca adam." Gülümsediğimde o da gülümsedi.
"Baban ne dedi?" diye sordu Berkcan. Omuz silktim.
"Umrunda bile değil ki."
"Boşver o herifi." diye mırıldandı Selim. Aklıma gelen soruyla birlikte ayaklarımı uzattım ve bizimkilerin hepsine bir bakış attım.
"Ya siz müdüre ne söylediniz?" diyip tek kaşımı kaldırdım.
"Ne için?" diye mırıldandı Mehmet. Gözlerimin ikisini de sağa sola hareket ettirip (ya hani göz bebekleri bir sağa bir sola gidiyor ya işte o), "Ya kavga sebebi olarak işte." dedim ve bizimkilerin üstünde tekrar bakışlarımı gezdirdim.
"Heee, ya valla dik dik baktı diye kavga çıktığını söyledik." dedi Serkan. Alt dudağımı dişledim. "E hadi diğerleri öterse?" dedim. Selim alt dudağını sarkıttı.
"Sağlam çocuklar gibi duruyorlardı. Deniz'e itaat ederler." Derin bir nefes aldım ve aklıma gelen dün geceyi düşündüm.
Berkcan derin bir iç çekince ona döndüm. Elini yüzüne yaslamış, birini izliyordu. Bakışlarımla baktığı yere baktığımda, o yeşil saçlı kızı kestiğini gördüm. Kızın biraz marjinal bir tarzı vardı. Böyle yeşil saç ve kaşında piercing filan. Ve sürekli somurtuyordu, bunu es geçmeyelim.
Berkcan'ın kafasına bir tane geçirdim.
"Hıı." Bana döndüğünde sordum, "Sen yoksa bu kıza mı yürüyon lan!" Beni umursamayıp kafasını tekrar ona çevirdi. Kız, hep yalnız takılıyordu.
"Adını biliyor musun?" dediğimde, "Yeşim." diye fısıldadı. Bizimkiler farklı bir sohbet ediyordu, Berkcan ve ben ayrı. Berkcan cidden çok acı çekmişti. Annesi onu terk etmiş, babası ise onu büyütmeye çalışmıştı tek başına. Aramızda ailevi mevzularda en şanslı olan kişi Serkan ve Mehmet'ti.
"Konuşayım mı?" diye fısıldadığımda omuz silkti. "Bana bakmaz ki.." dediğinde ona orta parmak çektim. "Hangi kız sana bakmayacak olum, yakışıklısın, boy pos desen yerinde, süper bir mizah anlayışın var.. Ohoo daha neler neler.." Elimi oho dercesine salladım. "Cidden konuşur musun?" Bana döndüğünde gözlerinin parladığını gördüm. Sırıtarak, "İzle." dedim ve oturduğumuz banktan kalkıp, sağ çaprazımızdaki bankta oturan Yeşim'in yanına oturdum ve kollarımı bankın yaslanma yerine koydum.
"N'aber Yeşim?" Bana şaşkınlıkla baktı. "İyidir sen?"
"İyi valla ne olsun işte.. İyiyiz diyelim iyi olalım." Karşıdaki yeşilliklere bakarak konuşuyordum.
"Geçmiş olsun. Dün gördüm kavgayı, dışarıdaydım. Alçıdaki kolunun üzerine düşmen pek iyi olmadı galiba. "
"Aynen öyle. Daha uzun kalacak." dedim ve sol kolumdaki alçıyı kapı çalar gibi tıklattım. Halen ona bakmıyordum
"Onda bir şey var mı?" dediğinde kafamı hemen Yeşim'in çevirdim. "Kimde?" dediğimde yanakları kızardı. "Onda işte." Kafasıyla bizim çocukların oturduğu bankı gösterdi.
"Hangisinde?" Berkcan de. Berkcan de.
"Berkcan'da." dediğinde çaktırmadan Berkcan'a dönüp, kaşlarımı iki kez kaldırıp indirdim ve sırıttım, o da bana sırıtıyordu. "Yok yok iyi. Ufak tefek morluklar diyelim."
"Sana bir soru sorabilir miyim?" dediğimde başıyla onayladı. "Adın Yeşim olduğu için mi saçlarını yeşile boyattın?" dediğimde kafasını iki yana salladı. "Gözlerinin rengini saçıma taşıdım." dediğinde kaşlarımı çattım. "Kimin?"
"Sana güveniyorum. Güvenilir birine benziyorsun." dediğinde kafamı salladım. Yine karşıya bakıyordum. "Öyleyimdir."
"Berkcan'ı tanıyorum. Hem de uzun süredir. Lisenin başlangıcından beri." dedi ve iç çekti. "Biz seni pek göremedik?" dediğimde hafifçe güldü. "Çünkü o zaman saçım boyalı değildi." dediğinde dudaklarımı yaladım ve dikkatle onu dinlemeye başladım.
"Normal görmemeniz. Belki de görmüşsünüzdür. Ama farketmemişsinizdir. Çünkü ben sizi fazlasıyla gördüm." dediğinde kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım. Ben bu kızı görmemiştim ya..
"Çünkü ben farkedilemeyecek kadar önemsiz biriyim." dedi ve omuz silkti.
"O seni fark ediyor." diyip, kafamla Berkcan'ı gösterdim. "Berkcan mı?" dediğinde başımla onayladım. "Hem de fazlasıyla farkında."
"Sen ciddi misin?" dediğinde başımla onayladım.
"Onunla konuşmam için bir fırsat ayarla. Lütfen." Ellerimi tutup konuştu.
"Tamam. Sen bana numaranı ver bakayım." Telefonumu çıkardım ve numarasını yazdım. Ayağa kalktım ve arkamı dönmeden "Bizden haber bekle." diyip, bizimkilerin yanına gittim. Böyle şeylerde biraz kendini ağırdan satmak iyiydi. Berkcan'a 'Çabuk yanıma gel.' bakışı attım. Bizimkilere durumu söyleyip hemen boş bir sınıfa çıktık.
"Oluumm var ya, seninki de sana platonikmiş. Hem de lisenin başından beri!" diye bağırdığımda sevinç çığlığı attı. Hemen numarasını verdim.
"Aga bundan sonrasını sen hallet." dedim ve ellerimi yukarı kaldırdım. Bir dizi teşekkürden sonra sınıftan çıktım. O da sanırım Yeşim'le konuşuyordu.