36

7K 343 151
                                    

Halooollllaaağaaaağaaağaarrr. Ben sizi çok özledim okurcumcumlar yaa 💕💕 O yüzden de hemen yeni bölüm yazayım dedim. Bu bölüm AyeGulcan7 'ye ithafen. Kendisi sıkı bir Denocan. Çok seviyorum seni canım benim 😚 Bu arada arkadaşlar, başka bir Denocan olan okurum bestecankaya' nın kitabı İÇİMDEKİ ACI'ya bir göz atabilir misiniz? Denocan dayanışması olsun 💪💪Hadi ben gittim gari, iyi okumalar!

"Abla makarna yap." dediğinde gülümsedim.

"Tamamdır." dedim ve makarna yapmaya koyuldum. "Kreş nasıl geçti bugün Arya hanım?" diye sorduğumda başını tabletten kaldırdı.

"Bugün Deniz kreşe geldi." dedi ve kocaman gülümsedi.

"Bak seen, ne yaptınız siz beraber?"

"Pek de bir şey yapmadık, sadece konuştuk. Biliyor musun Can, Deniz'i kardeşi değilmiş. Komşusuymuș." dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

"Bilmiyordum."

"Neyse, benim sayemde gelecekte kocan olacak kişinin bir kardeşi veya abisi ya da ablası olmadığını öğrendin." dediğinde cümlenin uzunluğundan çok, 'Gelecekte kocan olacak kişi.' kısmına takılmıștım. Kaşlarımı yukarı kaldırdım.

"Derken Arya?"

"Ne derken?" dedi ve kafasını tabletten kaldırdı.

"'Gelecekte kocan olacak kişi'derken?"

"Amaan abla sen de." dedi ve tablet oynamaya geri döndü.

"Bu arada makyaj ve etek sana çok yakışmış." dediğinde gözlerimi kıstım. Olamaz, bilmemeliydi! Daha fazlasını isteyecekti!

"Derken Arya?"

"Deniz bana fotoğrafını gösterdi," dedi ve tabletinde oynadığı oyunda uzun bir süre bir şeye bastı, ardından kafasını bana çevirdi, "Benden bu gerçeği saklayabileceğini mi sanıyordun?"

----
"Kesin İzmir'li." dedi ve ağzındaki çöpü bir kenara fırlattı.

"Öf Serkan." dedim ve önümdeki taşa bir tepki attım.

"Sevgilin var daha karı kız kesiyon lan yarram."

"Kesinlikle. Definitely yani."

"Olum, şu bayırdan aşağı koşalım mı?" dedim ve deri ceketimi çıkarıp, sokağın bir kenarına fırlattım.

"Hadi lan!" dedi Berkcan heyecanla, ardından o da montunu bir kenara attı. Selim güldü ve o da çıkarıp, bizimkilerin yanına bıraktı. Ardından Serkan ve Mehmet de aynı yere bıraktı.

"Gelirken almayalım, belki bir yoksul bulur, mutlu olur, şu soğuk günlerde ısınır." dediğimde Selim beni kolunun altına aldı.

"Seni merhametli bıdık." diyip burnumu sıktığında sırıttım ve soğuktan, göğsüne sokuldum.

"Hadi lan amk, ben de varım." dedi Berkcan.

"Siz varsanız ben dünden varım amk."

"E benim 4 gülüm de varsa, ben de varım demektir!"

"Hadi 5, 4, 1!" Bağırıp önden uçtum.

------
"Çıktı." diyip koluma baktım. Dik ve dar bir yokuştan hepimiz koşmaya kalkıșınca, ancak yuvarlanabilmiștik.

"Alçı ortadan ikiye ayrıldı amk." dedim ve kahkaha attım. Çok mutluydum çünkü yaklaşık bir buçuk aydır bu alçıyla yaşıyordum.

"Eh, götüne kına yak, tövbe." dedi ve elinde kalan alçımı yere attı Serkan. Ardından Selim'in bir bakışıyla hatasını anladı ve ensesini kaşıdı.

"Asya, biliyon be ben pek böyle küfürsüz cümle kurmayı beceremiyorum amk." dediğinde güldüm.

"Biliyom amk." dedim ve bir beşlik çaktım.

"Seni bir hastahaneye götürelim, hem buz gibi de olmuşsun." dedi ve ellerimi avcunun içine aldı, ardından nefesini ellerime üfledi.

"Gerek yok Selim ya ben eve gitmek istiyorum sadece, yoksa bir daha o alçı denen illeti taktırmam, hayatta, asla yani, adım da Asya'ysa, o hastahaneye adım atmam."

----
"Bismillahirrahmanirrahim, az yavaş gel Deniz ya." Fısıldayıp sol elimi kalbime götürdüm. SOL ELİMİ SÜRTÜKLER!

"Asya, alçın çıkmış." dedi ve pencereyi kapatıp, heyecanla yanıma geldi, ardından bileğimi incelemeye başladı. Uzun ve saatler süren konuşmalarım sonunda, Selim'i ikna etmeyi başarmış, hastahaneye gitmemiştim. Tabii ki eğer ağrırsa, saat kaç olursa olsun söylemem şartıyla.

"Nasıl çıktı, daha çıkmasına on beş gün filan vardı."

"Pișk."

"Çok yaşa."

"Sen de gör." dedim ve elimi ondan çekip, yatağıma oturdum. O da tişörtünü çıkarıp yanıma oturdu.

"Ee nasıl oldu, anlatamayacak mısın? Nasıl çıktı?"

"Bizimkilerle çok dik bir yokuș bulduk, biraz da dardı, bilirsin, biz genelde kenar mahallelerde takılırız," dediğimde hafifçe gülümsedi. "Oradan koşarken ayaklarım birbirine dolandı, yuvarlanmaya bașladım, sonra Selim ve Mehmet beni tutayım derken Mehmet'in de ayağı birbirine dolanmış, Selim'in üzerine düşmüş, sonra onlar da üstüme yuvarlandı, alçı da nasıl oldu bilmiyorum, Serkan'ın elinde kaldı." dediğimde sessiz bir kahkaha attı. "Sakarsın." dedi ve sımsıkı olan at kuyruğumu çözdü. "Hayır Deniz." diye fısıldadım ve yerimden kalkıp, yeni bir toka aldım ve yine saçlarımı sımsıkı topladım. Tokamı bileğine taktığını aynadan görebiliyordum.

Yeniden ayaklandı ve topladığım saçımı tekrar çözdü.

"Onun için değil, saçlarına işkence ediyorsun." diyip saçlarımı elleriyle düzeltti.

"Buraya ne için geldin ya?" diye sorduğumda tebessüm etti.

"Sadece uyumak için geldim Asya." dedi ve sol kolumu tutup, yatağa sürükledi. Pantolonunu çıkarttı ve koltuğa koydu. Ardından ellerini arkadan belime sardı, başını da boyun girintime soktu. Ellerimle koca ellerini kavradım ve huzurla gözlerimi kapattım.

Ben onun gözünde o kızlar gibi değildim.

Erkek FatmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin