Halooollaaarrrr. Bir günde iki bölüm ve uzuunnnnn uzuunnnnn. Bu bölüm de benden size 1118 kelime. Hadi tepe tepe kullanın. Bölüm Sbersu_12 'ye ithafen! Bir aralar hiç ama hiç Selocan olmayı düşünmeyen bir Denocan kendisi, çok severim 💕Bu arada arkadaşlar, bir okurum var, çok rica etti, ben de kıramadım, kitabına bir baksanız olur mu? Profili cesaretki, kitabının ismi de CESARET. İthaf isteyenler de istemeyenler de yorum yapsın, iyi okumalar!
SORU1: Kendinize isim bulun dedim len mQ. Buraları da okuyun, böbreğim çalındı desem farkına varmassınız ksnsjss.
"Gel." dedi heyecanla ve odasının ışığını açtı. Çantamı omzumdan çıkardım ve kenara koydum. Beraber ders çalışacaktık, zaten bir ailem olmadığı için sormama bile gerek yoktu. Şu sıralar bana karışmıyordu.
Deniz'lerin evi o kadar büyüktü ki.. Hani bizim ev de dublexti, ama bu ev trublex, çok lüks yani içindeki eşyalar filan.. Mutlaka bir kadının zevkine göre döşenmiști, şu ana kadar gördüğüm dekorasyonlar onu gösteriyordu. Ama Deniz'in odası tamamen kendi zevkine ait döşenmiş gibi duruyordu. Ağırlıklı olarak siyah ve beyaz renkleri kullanılmıştı, sade ve șıktı.
Deniz elimi tuttu ve beni odasından çıkardı.
"Gel, seni babaannemle tanıștıracağım." dediğinde ellerimize baktım. Tereddütle bana baktı ve elini çekti. "Özür dilerim, kaptırmışım."
"Önemi yok." dediğimde Deniz evin içerisinde bağırmaya başladı.
"Babaanne! Babaanne neredesin!?" Sarmal ve gold rengi merdivenlerden hızla indik.
"Babaannem nerde Şeyma teyze?" diye sordu hizmetli olarak tahmin ettiğim kadına.
"Oy teyzesinin kuzusu, büyük salonda." dediğinde mahcup bir şekilde gülümsedim. Bunların bir de büyük salonu mu vardı Allah aşkına!?
"Saol Şeyma teyze." dedi ve heyecanla merdivenlerden inmeye devam etti. Gülümseyip ben de indim.
"İnci sultan!" diye bağırıp heyecanla Deniz'in babaannesi olduğunu tahmin ettiğim kişinin elini öptü, sonra da sarıldı. Onu ilk defa böyle heyecanlı görüyordum.
"Babaannesinin pirlantasi da.. Nerelerdesin gelmezsindur ha kaç gündür eve?" Deniz'in baba tarafı sanırım Karadenizli'ydi. Kadın hükümet gibi duruyordu.
"Babaannem sorma karışık o işler." dedi ve yanıma geldi. "Bak, bu Asya." dedi ve babaannesine doğru gülümsedi. Ben de gülümsedim ve İnci teyzenin yanına yaklaşıp, elini öptüm. "Merhaba efendim." diye mırıldandım. Beni baştan aşağı süzüp gülümsedi.
"Aleyküm selam kızım, buyur." Açık açık bozmuştu beni.. İşaret ettiği yere oturdum.
"Demek Asyadur senin adın da.. Maşallah pek de güzelmișsin. Yüzünde makyaj filan da yoktur ha?" dediğinde gülümsedim. Nasıl karşılık vereceğimi az çok öğrenmiştim.
"Yok babaanne, o makyaj yapmaz. Öyle dar kıyafet de giymez." Aklı sıra aldığı makyaj malzemelerini çöpe atmamın acısını çıkaracaktı. Deniz'e gözlerimi büyüttüm ve mırıldandım, "Estağfurullah efendim." Gözüm, sevinci o mavilerinden belli olan Deniz'e kaydı. O kadar güzel bakıyordu ki..
"Geçmiș olsun kızım, kolina ne oldu?"
"Estağfu-- Düştüm efendim." Demek ki bozuk plak gibi çalmamak gerekiyormuş.
Deniz'in gülmemek için kendini tutan suratına bakıp gülümsedim. Ne kadar başkalarıyla da yatsa, beni paramparça da etse, gururumu ayakları altına da alsa yapamıyordum.