Selam canım okurlarım! Bu bölüm @yildiznazlican 'e ithafen! Seni çok çok çok seviyorum canım benim 😍😍
OKUYUCUDAN SORULAR1: @sbersu' adlı okuyucumun sizlere bir sorusu var okurlarım! Kendisi, kitabımı nasıl okumaya başladığını soruyor, yani nasıl keşfettiğinizi. Cevabınızı bu pasaja yorum yaparak belirtebilirsiniz. Sizin de okurlara sormak istediğiniz sorular varsa yine bu pasaja sorabilirsiniz. İyi okumalar!
Multimedia Deniz. Ama gözlüksüz.
"Asya, sana bir şey söylemem gerek." Tedirgin bir şekilde bakan Deniz'e gözlerimi büyüttüm ve ağzıma bir cips attım.
"Kesin başka biri var değil mi, kesin!" Bağırıp gözlerimi yumdum.
"Hayır ya," dediğinde tek gözümü açtım. "Öyle değil."
"Ya nasıl?" diyip kaşlarımı yukarı kaldırdım.
"Ya," dedi ve ensesini karıştırdı. "Aslında ben göründüğüm kadar masum biri değilim."
"E onu biliyoruz, önüne gelen bütün kızları altına alan acımasızın tekisin!" dediğimde gözlerini devirdi.
"Öyle de değil."
"Hay sokayım, nasıl ya?"
"Ya bak şimdi, benim babaannemi gördün, biz Karadeniz'liyiz, baba tarafı," dediğinde hemen araya atladım. "Anladım onu artık, İnci teyzenin maşallah boncuk boncuk gözleri vardı." dedim.
"İşte, biz sıradan bir Karadenizli değiliz." dedi ve ensesini karıştırdı.
"Nasılsınız ya amk?"
"Benimle böyle konuşma." Sakince söylediği cümle karşısında yutkundum. Ardından boğazımdan titrek bir şekilde, "Tamam." Kelimesi çıktı.
"Kısa yoldan söylüyorum, benim ailem mafya." dediğinde gözlerimi büyüttüm.
"Ne!?" Bağırıp ayağa kalktım. "Nereye el sallıyoruz, kameralar nerede?" Etrafta kamera aramaya başladığımda kolumdan tutum beni koltuğa oturttu. Şu anda Deniz'in çatı katındaki ultra lüks evindeydik ve burada istediğim kadar dolașabilirdim, çok ferahtı.
"Asya, ben ciddiyim."
"Tabi canım, ben de Angelina Jolie." Gözlerini devirdi ve elini beline götürdü.
"Hayır Deniz olma---" Sözümü kesen şey, Deniz'in belinden çıkardığı silahtı.
-----
"Ne diyorsun?""Bana neden en başta söylemedin Deniz? Ya okulda böyle dedikodular vardı ama ben inanmamıştım."
"Korktum. Benden uzaklaşırsın diye korktum." dediğinde derin bir nefes verdim ve kollarımı daha sıkı bacaklarıma doladım.
"Lütfen Asya, susma, bir şey söyle. Eğer benden uzaklaşmak istersen anlarım, sonuçta zor bir şey, yani ben sana kısaca mafya dedim, aslında işler çok daha karışık, o yüzden başını derde sokmak istemezsen, anlarım."
"Bak Deniz bu durumla alakalı bir şey yok. Bunu kesinlikle isteyerek seçmedin, bu dedenin, hatta daha eski kökenlerine kadar dayanabilir, biliyorum, ve bu illetten kurtulmak çok zor, onu da biliyorum. Ama benim kızdığım nokta bu değil. Bana daha önce anlatmaman." Başımı dizlerime yaslayıp, cenin pozisyonu aldım. Bunları iyi biliyordum, çünkü Selim'in babası da bir mafyaydı ve ben bu olaylara bizzat yakından tanık olmuştum.
"Asya, korktum." dedi ve dudaklarını içine çekti.
"Tamam ya, gel buraya." diyip kollarımı açtığımda küçük bir çocuk gibi bacaklarıma yattı.
"Sana soru sorabilir miyim?" dediğimde güldü. Bu sorularımdan ve oldukça alakasız konulardan oldukça alakasız başka konulara geçmemden genellikle hep şikayet ederdi.
"Sürekli kapalı alanlarda buluşmamızın sebebi bu muydu?" dediğimde başıyla onayladı.
"Peki daha önce hiç çatıștın mı? Hani filmlerdeki gibi. Çitan çitan." diye sorduğumda yine başıyla onayladı.
"Yaralandın mı?" Yine başıyla onayladı.
"Nerenden?" dediğimde sol böbreğini gösterdi. Hemen tişörtünü sıyırdım. Hafif bir ameliyat izi vardı, bu da kurșunun pek derine girmediğini gösteriyordu.
"Pek derine girmemiş sanırım." Başıyla onayladı. Sağlık alanına ilgim vardı.
Tişörtünü indirdim. "Peki, Selim'leri tanıyor musunuz?" dediğimde yüz hatları kasıldı, ardından gözlerini bir yere dikti.
"Fazlasıyla yakından hem de." Aralarında bir olay geçmiş gibi duruyordu. Ama daha fazla kurcalamayacaktım. Bugünlük bu kadar yeterdi.
"Tamam başka soru yok. Sana masaj yapayım mı?" diye mırıldandım.
"Sen masaj yapabiliyor musun?" Bacaklarımdan kalkıp şaşkın bir ifadeyle sorduğunda güldüm ve onu bu depresif ruh halinden çıkarmak için neşeyle, "Ne sandın oğlum?" dedim. Kocaman sırıttı. Ardından ayaklarımın dibine oturdu. Șakaklarını ovmaya başladığım sırada konuştum.
"Bizimkiler hastadır benim masajıma, bir de sen bak bakalım tadına, müthiş bir kafiye oldu haa." dediğimde kahkaha attı.
"Özellikle Selim sık sık yaptırır. Rahatlıyormuș."
"Asya, Selim'le fazla yakınlaşmanı istemiyorum."
"Nedenmiş o?" diye keyifle sorduğum sırada yavaşça boynuna indim.
"Asya istemiyorum, bir kez olsun neden diye sorma." diye mırıldandı.
"Bak Deniz, bana istediğini yap ama o canımdan bir parça olmuş arkadaşlarımla arama mesafe koymamı söyleme." Ya bir dakika, o kim oluyor ki?
"Asya dediğimi yap." Ellerimi vücudundan çektim ve karşısına dikildim.
"Ben senin yüzünden arkadaşlarımı, kardeşlerimi mi bırakayım Deniz, bunu mu ima ediyorsun!?" Bağırdığımda Deniz de ayağa kalktı.
"Ne yani!? Senden ufak bir istekte bulundum diye mi tüm bunlar!? Ben senin için kadınlarla olan hayatıma bir son verdim ama! O ne olacak!?"
"Kes sesini! İstersen git o kadınların koynuna girmeye devam et! Ama beni asla kardeşlerimden ayıramazsın!" Bağırıp, odanın içinde siyah ceketimi aramaya başladım, bulduğumda hemen üstüme geçirdim ve evinin kapısını çarparak çıktım. Ama bir saniye. Telefonumu unutmuştum!
Zile tekrar bastım ve açmasını bekledim. Birkaç saniye sonra Deniz kapıyı bir hışımla açtı.
"Ne var!?"
"Sadece telefonumu unuttum!" İçeriye gitti, birkaç saniye sonra telefonumla geri geldi. Kaşlarımı çattım ve bir hışımla elinden telefonumu aldım. Ardından merdivenlerden hızlı hızlı indim ve evden çıktım.