44

5.9K 302 107
                                    

Merhabayın arkadaşlar, milkshakelerim. Yeni bir bölüm taddaaa. Ve sizden bir şey isteyeceğim, kitabıma bir Instagram sayfası mı açsak acaba? Ben pek öyle işleri beceremem ve okulun başında telefonlarımız alınacak, o yüzden bir kişinin veya birkaç kişinin sayfayi idare etmesi gerekecek. Hikaye şu anda 47 binlerde (görülme sayısı ve Wattpad'de Erkek Fatma yazın ilk bizim kitap çıkıyoğeerr) . Ben elli binin şerefine böyle bir sayfa açmak istedim. Siz de düşüncelerinizi belirtin lütfen. Yapmak isteyen veya idare edebilecek olanlar lütfen bana belirtsinler. Hadi iyi okumalar!

SORU1: Lütfen üstte yazdığım yazıyı okuyun, önemli.

"Uyandı!" Deniz'lerin adamlarından biri Deniz'i sarsarak uyandırmaya çalıştığında ben de uyandım. Elimi Deniz'in göğsünden çektim ve yüzümü ovdum. Deniz'le koridordaki sandalyelerde uyuyakalmıştık anlaşılan. Ve sabah olmuştu.

"Ne?" dedim.

"İnci sultan uyandı." dedi iri yarı adam ağzı kulaklarına varırken. Deniz halen uyanmamıştı ve koridor eskisi gibi kalabalık değildi, hastahane görevlileri diğer hastaların rahatsız olduğunu söyleyince birkaç adam, Çağlar bey ve Deniz'le ben kalmıştık. Bizimkiler ve Selim'in adamları sakinleşmesi için Selim'i eve götürmüşlerdi.

"Ne dedin Ahmet?" Deniz uyandığında olduğum yerden kalkıp yoğun bakımın penceresine gittim. Elimi cama koydum. Doktorlar sanırım uyanması için İnci teyzeye bir şeyler vermişti. Şu anda da odada sadece iki doktor ve iki hemşire vardı.

"Asya babannem. Babannem uyanmış." Deniz, uyku mahmurluğunun da verdiği bir gülümsemeyle yanıma gelip bana sarıldı. Ben de hemen ona sarıldım. Birkaç dakika o pozisyonda durduktan sonra birbirimizden ayrıldık.

"Yanına girebiliyor muyuz Ahmet?" diye sordu Deniz.

"Sadece bir kişi, o da birkaç dakika."

"Oğlum?" diyip kollarını Deniz'e açtı Çağlar bey. Ama Deniz ona tiksinircesine bakıp, babannesine bakmayı sürdürdü. Bunların sorunu neydi Allah aşkına?!

"Sen iyisin değil mi?" Kafamı İnci teyzenin kontrolünü yapan doktorlardan çekip, Deniz'e baktım ve başımla onayladım. Elini sahiplenircesine belime koydu. İnci teyze buraya bakınca da gülümseyip el salladı, ben de salladım. İnci teyze de hafif bir biçimde, bu durumda ne kadar gülümsenebilirse o kadar gülümsedi. Doktorlar birkaç dakika sonra çıkınca Deniz direk yanlarına gitti.

"Durumu gayet iyi, İnci hanım bizi yaşına göre şaşırtacak bir şekilde çabuk uyandı, biz bugün de uyanmasını açıkçası beklemiyorduk, Çağlar beyin isteği üzerine bu oldu, iyi ki de olmuş diyebiliriz. Ama her şeye rağmen bir hafta burada kalması gerekecek." Hepimiz derin bir nefes verdik.

"Peki yanına girebiliyor muyuz?" diye heyecanla sordu Deniz.

"İnci hanımın bu konuda da bir isteği var Deniz bey, sizinle ve Selim beyle görüşmek istiyor. Aslında yanına sadece bir kişinin girmesini isterdik ama bu süreçte hastanın morali de önemli. O yüzden beşer dakika, eğer Deniz bey ve Selim bey de girmek isterse---"

"Ben istiyorum." diye atıldı hemen Deniz. "Selim de muhtemelen isteyecektir. Ferhat sen Selim'i ara. Beni de içeri girmek için hazırlayın." Sanki babasının uşağı... Tövbe.

"Hemen arıyorum Deniz bey." Aslında bir nevi babasının uşağı canım.

"Buyrun Deniz bey, sizi hazırlayalım." Deniz'i hazırlamak üzere götürdüklerinde İnci teyzeye baktım. Yorulmuştu sanırım, gözleri kapalı yatıyordu.

Ayakta dikilmekten vazgeçip, hastanenin o rahatsız koltuklarına oturdum. Selim gelince ortadan kaybolmam gerekecekti.

Yoğun bakımın önünde beliren Deniz, bana baktı ve gülümseyip, ağzına o bez gibi şeyi taktı. Masmavi giydirmişlerdi, her yerinden hijyen akıyordu şu anda. Bu İnci teyzenin sağlığı içindi.

Ellerimi yüzüme götürdüm ve esnedim. Ardından telefonumu açıp, Arya'ya beni merak etmemesine ve iyi olduğuma dair mesaj attım. Deniz ve babannesi konuşuyorlardı, Deniz babannesinin elini tutuyordu. Tam karşımda yoğun bakım odasının penceresi vardı ve onları oradan görebiliyordum. İkisi de bana bakıp gülümsediklerinde ben de gülümsedim ve el salladım, biraz bana baktıktan sonra tekrar konuşmalarına döndüler.

Birkaç dakika sonra Deniz odadan çıkmadan önce babannesinin eline bir öpücük kondurdu ve bir şeyler daha söyleyip çıktı. Üstünü değiştikten sonra yanıma geldi.

"Burda olmana sevindi ve bana 'Uşağum, bu kiz evlenilecek kizdir ha.' dedi." diyince kıkırdadım. Kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. "Sen be evlilik, pek bağdaştırmıyorum ama..." diye mırıldandım. Kıkırdadık.

"Ahmet'e söyleyeyim de seni eve bıraksınlar artık, dünden beri perişan oldun." diyip alnımı uzun uzun öptü.

"Gerek yok iyiyim ben."

"Asya inat etme lütfen."

"Hayır Deniz istemiyorum."

"Eve git, bugün haftasonu zaten, birkaç saat uyu, sonra seni tekrar aldırtırım." dediğinde esnedim. Selim gelecekti ve benim ortalardan kaybolmam iyi olabilirdi.

"Peki, ama şey, Selim yokken bana haber ver ben o zaman gelirim." diyince saçlarımı okşadı.

"Şerefsiz.." diyip gözlerini bir yere dikti. "Ahmet sen Asya'yı evine bırak."

"Hemen Deniz bey."

"Selim'e şerefsiz deme." diye mırıldandım. Gözlerini devirdi.

Erkek FatmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin