Sırıl sıklam

373 21 9
                                    

(Haluk soluğu evinde aldı)

(Haluk güneşi düşündü, onun o oda  da birlikte uyandıkları sabah geldi aklına)

Haluk: ben senden vazgeçmem..! Ne gerekirse onu yapmaya hazırım..!bugün boynunu acıttım ve nedense o acı kalbimde, isteyerek incittim  çok sevdiğim kadını ve şimdi acısı çekiyorum..!insan severken de incitiyormuş sevdiğini..! O değilde yarın..? Kendi kendine konuşurken telefonu eline alıp bir kaç yere mesaj attı, herşeyin hazır olması talimatı verdi.


Güneş: bir daha göremeyecem onu..!(elini boynuna dokundu) ve beyfendi burda olmasada bile öpücüğün acısı halen boynumda.. Aslında tatlı bir acı. Bir daha görsem aslında kızarım ona ama onu görmek iyi geliyor.. Ve o nu seviyorum..! Hiç kimseye böyle yanmadım ama bi anlasa şapşal  anlamıyor şapşal..!

sabah müdür aradı güneşi kendisi gitmesi gereken önemli bir toplantıya güneş hocanın gitmesi gerekti,kendisinin rahatsız olduğu için yerine. Bu arada onları evinden alacaklar;götürlmesi gereken yere bırakacaklar sizi.güneş emir emir diyip toplantıya özel giyindi siyah pantolon beyaz gömlek üstüne siyah ceket..!

(Haluk kahvaltısı hazır bahçede masasına  oturacaktı.. Bu arada tüm çalışanlara herşey hazırmı deyip hazır olduğu cevabını alınca herkesi izin verdi kahya hariç.)

Güneş kapısı çalınır..

Şöför: efendim hazırsanız sizi götürmeye geldim..!

Güneş: hazırım..!

(Diyip arabaya bindi)

Güneş arabanın şehir dışına çıktığı farketti..!

Güneş: doğru gittiğimize eminmisinis şehirden çıkıyoruz..!

Şöför: evet.sizi toplantı olduğu yere götürüyorum..!

(Ve sonunda varılması gereken yere gelinmiş şehirden uzak orman arasında büyük geniş bir çiftlik gibi bir yerdi.)

Şöför: efendim gereken yere geldik kapı açıktır, bahçe kapısı düz giderseniz havuz görünecek , orda toplantı masasını göreceksiniz..

(Güneş içten söyleniyordu:sanırsın devlet sırrı ve devlet toplantısı..! Bir gizlilik bi gizem diyerek bahçe kapısından içeri girdi yavaş yavaş havuzun olduğu yere gidiyordu.)

Haluk halen kahvaltıya başlamamıştı, kahvaltı masası başında elinde gazete okuyor..!

Güneş havuzu görüyor, yanı başında masada bekleyen biri var  oraya doğru ilerledi.

Güneş içinden: halen diğerleri toplantıya katılacaklar  gelmemiş galiba..!

Güneş yaklaşıyor du yaklaştıkça..!
Ve içinde masa başında ki ne yaklaştıkça haluka benzediğini farketti..!

Güneş: yok yok..! Olamaz....!

Haluk gazetesini bırakıp  arkasına dönüp: neymiş olmayacak..!

Güneş:haluuuk..!

Haluk tebessüm ederek: evet  Güneş..!

Güneş: sen..! sen..! varya..!

Haluk:evet.. Ben..! Seni kaçırmış bulunmaktayım..!

Güneş sinir gülüşü atar:sen kimi kaçırıyorsun..!

Haluk gülerek: kaçırıyorsun..! Derken..? Ben seni kaçırdım bile..!tıpkı öğrencinin ve senin dediğin gibi;öğrenci dedi kaçır,sende dedin insanı zorla götüremessin bende sizi dinledim..!

Güneş ve ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin