Bölüm 44
Düşlerimin Gelini
Toplantının üstünden 4 gün geçmişti ve Taha yüzüme bakmıyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Sürekli ne olduğunu sorup duruyordum ama bana cevap vermiyordu bu durum da Damla'nın hoşuna gidiyordu.
Son kez Tahayla konuşmayı denemeye karar vermiştim. Bu kez kesin konuşacak kararlıyım. Odamdan çıkıp seri adımlarla odasına geldim. Kapıyı çalıp açmasını bekledim. Kapıyı açtığında bana baktı ve kanalını çattı. Tam kapıyı kapatıyordu ki ayağımı kapının arasına koydum. Ama öyle hiç filmlerde ki gibi olmuyormuş. Ayağım kapının arasında sıkışınca tiz bir çığlık attım. Taha hemen kapıyı açıp yere çömelmiş ve ayağıma baktı. Ardından kafasını kaldırıp bana baktı.
"İyi misin? " Hayır anlamında kafamı salladıktan sonra dudağımı büzerek suratına baktım. İyice bana yaklaşıp tek hamlede kucağına aldı. İçeri girdikten sonra beni yatağa bırakıp banyoya doğru gitti. Ne yapıyor diye bakmak için kafamı banyodan tarafa uzattığım sıra da yataktan yere düştüm. Çok güzel şimdi hem ayağım hem kalmam ağrıyordu. Gözlerimi devirip ayağa kalkmayı denedim ama ayağımın ağrısı yüzünden beceremedim. Taha odaya girdiğinde gözlerini devirip yanıma geldi.
"2 dakika yalnız bırakmaya gelmiyorsun. Hemen bir sakarlık. " dedi ve kolumdan tutup beni yatağa uzattı. Dizimi kendime doğru toplayıp bana biraz yakın oturmasını sağladım. Ayağımı dizlerinin üstüne koyup banyodan getirdiği kremi sürmeye başladı. Hiç göz teması kurmuyordu. Sadece ayağıma bakıyordu.
Ani bir kararla elimi yanağına koydum ve okşamak başladım. Taha bakışlarını bana çevirip ilk başta gözlerini kapattı. Ardından bir şey olmuş gibi hızlıca gözlerini açıp elimi yanağından indirdi. Özlemiş gibiydi ama neden böyle davranıyordu anlayamıyorum.
Kremi sürdükten sonra yataktan kalkıp "Odana gidebilir misin? Yoksa ben mi götüreyim?" dedi. Kaşlarımı çatıp yataktan kalktım. "Senin bu bakışlarını görmektense canım acıya acıya kendim giderim." dedim ve ilk adımım da acıyla inleyip duvara tutundum. O an Tahanın sesin duydum. "Tabi gidersin." hızlıca ona dönüp sert bir şekilde bakmaya başladım. Gözlerini devirip yanıma geldi ve kucağına aldı. Odasından çıkıp odamın kapısının önüne geldiğimizde kapının kartını çıkarıp okuttum. Kapı açılınca içeriye girdi ve ayağıyla kapıyı kapattı. Yatağa doğru yürürken "Koltuğa oturtsan olur mu?" diye sordum. Beni başıyla onaylandıktan sonra koltuğa doğru yürümeye başladı. Koltuğa oturtduktan arkasını döndü ve kapıya doğru yöneldi. Gitmesini istemiyordum ki. En azından ne olduğunu öğrenmeden.
Ani bir kararla ayağa kalkıp Tahanın kolundan çektim. Boş anına geldiği için kolayca hareket etmişti. Aramızda ki mesafe kapanırken hiç düşünmeden dudaklarını öpmeye başladım. Karşılık vermeyince sinir olup ayağına bastım. Canı acıyacağına güldü pislik be sonunda öpüşme karşılık vermeye başladı. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra bir süre yüzüme baktı.
"Bunu hiç olmamış sayalım. " dedi ve suratımın anında düşmesini sağladı. Elimi kolumu sarıp "Canım acıyor gitme." dedim bir süre duraksadı ardından dönüp yüzüme baktı. "Ayağın mı?" dedi kafasını eğip ayağıma bakarken. Elini tutup kalbimin üstüne koydum. Hareketimle kaşları havalanırken "Hayır burası acıyor." dedim. Minik bir tebessüm ettikten sonra yüzüne tekrar ciddi bir ifade yerleştirdi ve elini çekti.
"Ben seni rezil ediyorum Peri." dedi sonunda neye taktığını anlamıştım. O an ağzımdan çıkan bir şeydi o farkına varmadan söylenmiş bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYRUKLU YILDIZ
Fiksi Remaja"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya... İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç... Ben o kuyruklu yıldızı gören şanslı insanlardanım. Benim kuyruklu yıldızım sensin. İnsanların hep görmek için uğraştığı yetmiş yı...