Bölüm 56
Bir Ümit
Taha'danDuyduğum cümle kafam da yankılanıp duruyordu. "Bizim oğlumuz Ayaz."
Sinirli bir şekilde gülüp uçurumun kenarına park ettiğim arabadan indim. Arabanın önünde yere oturup karşımda parlayan ay ve yıldızlara baktım. O çocuk benim çocuğum olmalıydı. Saçma sapan bir olay yüzünden geldiğimiz duruma bak. Bir de sinirimi bozan diğer şey Ayaz ismiydi. Periyle benim ortak kararımızdı oğlumuz olursa adını Ayaz koymak. Gözlerimin içine baka baka oğlunu gösterdi. Bir de kocasının koluna girdi. O manzarayı gördükten sonra hızla evden çıktım ve sonuç olarak buradaydım.
Eve gittiğimde mutlu aile tablosu göreceğimi biliyordum. O tabloda ki baba ben olmalıydım.
Oysa ne güzel hayallerimiz vardı. Bir oğlumuz bir kızımız olacaktı. Hep oğlumuzun büyük olmasını kızımıza abilik yapmasını düşünürdük. İsim düşünmeden de olmazdı tabi. Erkek olursa Ayaz, kız olursa Miray olacaktı. Benimle kurduğu hayali başkasıyla yaşıyordu şuan ve benim elimden bişey gelmiyordu.
Uzun saatler boyunca oturup ayın batışını, güneşin doğuşunu izledim. Bir süre sonra eve gitmeye karar verdim. Arabaya binip eve geldiğimde kapıyı çaldım. Kapıyı açan Mert oldu.
"Abi nerdesin ya? "
" Geldim işte. " dedim ve içeri girdim. Koltuklardan birine otururken herkes beni izliyordu. Kimse ağzını açıp tek kelime etmezken Asya elini tuttuğu Ayaz'ı yanıma getirdi.
" Dayı bak kendime arkadaş buldum. Ayaz çok iyi bir arkadaş. " dedi ve Ayaz'ı yanıma oturttu. Ayaz bana baktı bir süre gülümseyince oda bana gülümseyip" Sana bişey söylim mi? " dedi.
" Söyle bakalım. "
" Herkes seni çok merak etti. Özellikle annem. " dedi ve bakışlarımın Periye kaymasını sağladı. Peri hızla yanıma gelip Ayaz'ı kucağına aldı be merdivenlerden çıkmaya başladı. Sen ne saklıyordun Peri?
*
Peri'den
Taha sinirli bir şekilde yumruklarını sıktı ve bişey demeden yanımdan geçip gitti. Arkasından bakarken Mert koluma girip "Hadi içeri geçin. Taha gelir." dedi. İçeri geçip koltuklara oturduktan sonra Ayaz ve Asya oyun oynamaya başladı. Erkekler Egeyle konuşurken kızlar da Ege hakkında sorular sorup duruyorlardı. Ama benim aklım hala Tahadaydı. Tamam böyle bir tepki bekliyordum ama bu kadar sinir bozucu olmadı canımı sıkmıştı. Saat ilerledikçe Taha bir türlü gelmiyordu. Herkes uyumaya giderken mecbur bende odamıza geçmiştim. Ayaza baktığımda çoktan uyumuştu üstünü örtüp köşede ki koltukta oturan Egeye baktım. İmalı bir şekilde bakıyordu.
"Ne var? " dedim ve bir cevap vermesini bekledim. Sadece omuzlarını silkmişti. Ardından koltuğa uzanıp" Siz rahat rahat uyuyun ben burda uyurum." dedi. Dolaptan örtü ve yastık çıkarıp verdim ve yatağa oğlumun yanına uzandım.
Sçalaronı okşarken yüzünü inceliyordum. Ne kadar şanslıydım ki böyle akıllı, tatlı bir oğlum vardı. Uykumun gelmeyeceğini anlayınca sessizce odadan çıkıp aşağı kata indim. Bahçeye açılan kapıdan çıkıp salıncağa oturdum. Sallanırken ceketime sıkıca sarılmıştım.
Bundan bir kaç sene önce burda onunla beraberken şimdi ona ege ve ayazı tanıtmak garip gelmişti. 'Acaba şimdi en yapıyor?' diye aklımdan geçip duruyordu.
"Senide mi uyku tutmadı? " Düşüncelerimi bölen sese döndü bakışlarım. Mert bana doğru geliyordu. Gülümseyip salıncakta ona yer açtım. Uzun süre gökyüzüne baktık. Ardından sessizliği bozan Mert oldu.
" Ben daha büyük bir tepki bekliyordum. "
" Anlamadım." dedim bakışlarım ona dönerken.
"Taha'nın daha büyük bir tepki vermesini bekliyordum. O sadece sessiz bir şekil de gitti. " dedi. Kafamla onu onaylarken "Bende." dedim. İlk ve son konuşmamız bu olmuştu. Hava aydınlanana kadar orda oturup öylece gökyüzüne bakmıştık. Hava aydınlandıktan bir kaç saat sonra kapı çalınca hızla kalkıp kapıya doğru gittik. Kapıya doğru yürürken herkesin uyanık olduğunu fark ettim.
"Anne?" diyen Ayaz'a baktım. Koşarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. Kapıya baktığımda Mert'in kapıyı açtığını ve Taha'nın geldiğini gördüm. Koltuklardan birine otururken dikkatle onu inceliyordum. Asya, Ayaz'ın elini tutarak Taha'nın yanına gitti.
" Dayı bak kendime arkadaş buldum. Ayaz çok iyi bir arkadaş. " dedi ve Ayaz'ı Taha'nın yanına oturttu. Ayaz Taha'ya gülümseyerek bakıyordu. Tahada bir süre sonra Ayaz'a gülümseyerek bakmaya başladı 'Acaba hissetti mi?' diye düşünürken iç sesim 'Saçmalama Peri' diyip duruyordu. Ardından bakışlarımı Taha ve Ayaz'a geri çevirdim.
" Sana bişey söylim mi? " dedi Ayaz ve Tahanın dikkatini iyice ona vermesini sağladı.
" Söyle bakalım. "
" Herkes seni çok merak etti. Özellikle annem. " dedi Ayaz ve Tahanın bakışlarının bana dönmesini sağladı. Şaşkınlıkla bakarken Taha'nın yanına gidip Ayaz'ı kucağıma aldım ve odaya yürümeye başladım. Odaya girince Ayaz'ı ayağa oturtup kapıyı kapattım.
"Oğlum o nasıl laf? Ya baban duysaydı?" dedim yatakta yanına otururken.
"Ege abi benim babam değil ki." dedi Ayaz haklıydı. "Sen söyledin Ege senin baban değil sadece abin diye. Anne ben artık babamla tanışmak istiyorum." dedi. Şaşkınlıkla Ayaz'a bakarken kafamla onu onayladım.
"Hem aşağıda ki insanlar senin en yakın arkadaşların değil mi? Niye onlara yalan söylüyorsun?" dedi. Ayaz her zaman çok akıllı bir çocuk olmuştu. Her şeyi hemen anlayan bir çocuk.
"Ne yalanı?"
"Sen Ege abiyle evli değilsin ki. Sen hayatında sadece 1 kere evlendin oda babamla."
"Bu aramızda bir sır oğlum. Zamanı gelince herkes öğrenecek. Kimseye söylemek yok tamam mı? " diye sordum gözlerinin içine bakarken beni başıyla onaylayıp odadan çıktı.
Günümüz sohbet ederek geçmişti. Yarın akşam döneceğimizi söyleyince herkes 'çok erken' diyip durmuştu. Yarın gitmeden önce Annemlerin yanına da uğrayacaktım. Hem baş belası kardeşim Emre'nin nişanlısıyla da tanışacaktım. Anne, babam ve Emre gerçekleri biliyordu. Birine anlatırlarsa bir daha beni ve Ayaz'ı göremeyeceklerini söyleyince kimseyi anlatmayacaklarını söylemişlerdi.
Akşam olunca Ayaz'ı yatağa yatırıp Ege'ye yatakta Ayaz'la uyumasını söyledim. Dünden beri uyumuyordum ama uykum yoktu. Bu yüzden bahçede oturacaktım. Yine yıldızlara bakmak istiyordum. Bahçeye çıkıp yıldızları izlemeye başladım.
"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya..." Tahaydı bunu söyleyen. Sahilde yıldızlara baktığım zaman söyledi sözün başıydı..
"İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç..." gözlerim dolarken sevdiğim adama baktım.
"Ben o kuyruklu yıldızı gören şanslı insanlardanım." dedikten sonra bir süre sustu ve gelip salıncakta yanıma oturdu. Bakışlarım gözlerine dönerken konuşmaya devam etti.
"Benim kuyruklu yıldızım sensin. İnsanların hep görmek için uğraştığı yetmiş yılda bir dünyaya yaklaşan kuyruklu yıldızım sensin. Seni kaybedersem kuyruklu yıldızımı kaybetmiş olacağım. Aşık olduğum kızın beni bırakmasına izin vermiş olacağım." dedi ve gözlerimin içine bakmaya devam etti. Onun da gözleri dolmuştu. Biraz daha bana bakmaya devam ederse herşeyi anlatacaktım. Hızla ayağa kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Kolumda hissettiğim bir elle ani bir şekilde arkaya doğru çekildim. Dengemi sağlamak için ellerimi Taha'nın omuzlarına koydum. Çok yakın bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Gözlerinin içine bakarken ne kadar çok özlediğimi fark etmiştim. Birbirimize bu kadar yakınken nasıl uzak duracağımı bilmiyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYRUKLU YILDIZ
أدب المراهقين"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya... İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç... Ben o kuyruklu yıldızı gören şanslı insanlardanım. Benim kuyruklu yıldızım sensin. İnsanların hep görmek için uğraştığı yetmiş yı...