Bölüm 54
Neden Bu Elveda
Yaklaşık 1 haftadır annemlerde kalıyordum. Annem sürekli söylenip duruyordu. Evine git artık. Kocandan ayrı olma filan diye..
Ama bilmiyordu ki kızı boşanıyor. Yarın mahkeme vardı ve ben mahkemeye gitmemek için gitmeye karar vermiştim. 1 haftadır görmediğim yüzünü görmek istemiyordum. Affederdim.
Odama çıkıp bilgisayarı açtıktan sonra uçak biletlerine bakmaya başladım. Ülke dışına çıkmak fena olmazdı aslında. Bebeğim güzel bir eğitim de alırdı orada. Hem yurt dışında ki şirketlerden birinin başıma geçerdim. Evet evet. Yurt dışı en iyisi. Biletlere bakarken ani bir kararla Fransa'ya bilet aldım. Bu gece uçak vardı. Sorunlar ortaya çıktığında hep kaçıyorum biliyorum bunu ama bunları kaldıracak kadar güçlü biri değilim ben.
Ayağa kalkıp kapımı kitledim ve dolabımdan valizimi çıkardım. Kıyafetlerimi valize doldurduktan sonra makyaj malzemelerimi çantaya yerleştirip valize koydum. Çekmeceler de bişey kaldı mı diye bakmak için çekmeceleri kontrol etmeye başladım. Bir kaç çekmece açtıktan sonra gözüme Tahayla olan resmimiz takıldı. Üniversite okurken çekilmiş bir resimde. Ben kameraya bakıp gülümserken Taha kolunu omzuma atmış beni kendine çekmiş ve saçlarımı ölüyordu. Tebessümle resime bakarken valize koydum. Az eşyam vardı burada ama oraya gidince alırdım. Sıra babama yazacağım mektuba gelmişti. Sessiz sedasız gitmek en iyisiydi. Masadan kağıt kalem aldıktan sonra yazmaya başladım.
İlk aşkım, canım, babammm..
Ben gidiyorum babacım. Daha fazla kalamayacam burada. Kızma bana olur mu? Sen hep beni güçlü biri olarak yetiştirdin ama benim gücüm buraya kadarmış. Anneme durumu sen anlatırsın. Bir süre uzak olmam lazım. Bakarsın bir gün geri dönerim.
Nereye gittiğimi sadece sen bil. Kimse gelmesin peşimden. Fransa'ya gideceğim. Orada ki şirketlerden birinin başına geçerim. Torununu orada büyütürüm. Bir de baba kimse bilmesin bebeğimi Taha bile. Ege var biliyorsun. Fransa'da şirkette olan arkadaşım o bana yardım eder bu konuda.
Seni çok seviyorum babacım. Kendinize çok iyi bakın. Çok öpüyorum...
Gözümden yaşlar düşerken kağıdı katlayıp zarfa koydum ve zarfın üstüne Babama.. yazdım. Çekmecelerden birine attıktan sonra valizi de kimse görmesin diye dolabın içine koydum. Aynada kendime baktıktan sonra odamdan çıktım. Kapıya doğru giderken "Anne ben biraz dolaşacağım." dedim ve cevap vermesini beklemeden kapıdan çıktım. Havalar soğumaya başlamıştı. Bu yüzden üstümde şişme mont giymiştim. Ellerimi montun cebine yerleştirip bir süre yürüdüm. Biraz ilerden gülme sesleri geliyordu ve sanki sesler beni oraya çekiyor gibi hissediyordum. Sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım ve kısa bir süre sonra görüş alanıma bir çocuk parkı girdi. Havanın sıcak yada soğuk olması çocuklar için fark etmiş gibi görünmüyordu. Park etrafa koşturan, salıncakta sallanan, kaydıraktan kayan çocuklarla doluydu. Parkın içine girip banklardan birine oturdum. Çocuklar gülümserken izliyordum. Bir süre sonra solumdan gelen sesle sol tarafa döndüm.
"Pardon burası boş mu? " benden 2-3 yaş büyük bir kadın bana bakıyordu. Bankta yana kayıp" Tabi boş buyrun. " dedim. Kadında gülümseyerek oturduktan sonra elini bana doğru uzatıp" Bu arada merhaba. Ben Eda. " uzattığı elini sıkıp samimi bir şekilde gülümsedikten sonra" Merhaba. Bende Peri." dedim. "Tanıştığıma memnun oldum." dedikten sonra elini geri çekti. Bende elimi montumun cebine yerleştirdikten sonra "Bende memnun oldum." dedim.
Aramızda uzun bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan Eda olmuştu.
"Sizde mi çocuğunuzu getirdiniz? " çocuklarda olan bakışlarım Edaya döndükten sonra" Hayır sadece izliyorum. " dedim ve gülümsedim. Eliyle bir erkek çocuğu gösterdi." Şurada ki benim oğlum. " dedi ve gülümsedi. Çocuk çok sevimliydi etrafta koşturup duruyordu. Elimi karnıma koyduktan sonra 'Bebeğim sende bir gün bu kadar büyüyecek misin?' dedim içimden. Edaya dönüp"Maşallah çok tatlı. Allah analı babalı büyütsün." dedim. Kısa bir süre sohbet ettik Edayla. Sohbetimizi bölen Edanın oğlu oldu. Yanımıza gelip "Anne çok sıkıldım kimse benle oynamıyor. Sen oynasana." dedi o kadar masum bakıyordu ki Edanın bir şey demesine müsaade etmeden ayağa kalkıp oğlunun önünde diz üstü çöktüm. Elimi uzatıp "Merhaba ben Peri. Senin adın ne?" dedim. Çocuk önce elime ardından annesine baktı. Edaya baktığımda gülümseyerek onay verdi. Çocuk elimi sıktı ve "Bende Can." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYRUKLU YILDIZ
Jugendliteratur"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya... İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç... Ben o kuyruklu yıldızı gören şanslı insanlardanım. Benim kuyruklu yıldızım sensin. İnsanların hep görmek için uğraştığı yetmiş yı...