Fön makinesiyle saçımı kuruturken telefonumun melodisini duydum sandım ve fön makinesini durdurdum. Gerçekten de çalıyordu. Odaya geçip yatağın üstüne attığım telefona baktım. Orkun arıyordu. İçimde tarifsiz bir korku başlarken hızla telefonu açtım.
"Alo?" dedikten sonra Orkun hızla konuşmaya başladı.
"Taha çabuk hastaneye gel Peri.." demesiyle gözlerim dolarken telefonun elimden düşmesi bir olmuştu.
*
Orkun'un ne dediğini anlamadan telefonu yerden alıp hızla evden çıktım. Perinin ismini duyduğum anda birşey olmuştu sanki dünya durmuştu ve olanlara anlam veremiyordum.
"Allahım ne olur ona birşey olmasın." derken bir yandan da arabayı kullanıyordum. Normalde eve yakın olan hastane şimdi çok uzak geliyordu. Yol boyunca çalan telefonumu da hesaba kayınca kafayı yememek elde değildi.
Hastane göründüğünde hızımı biraz arttırıp park yerine girdim ve arabayı park ettim. Arabadan indikten sonra kapıları kitledim. Koşarak hastaneye girerken herkes bana bakıyordu. Perinin yattığı odanın olduğu kata geldiğimde kapının önünde ki kalabalığı fark ettim. Derya teyzeye baktığımda ağlıyordu. Koşarak yanlarına gittim.
"Ne oldu?" dedim ama kimse cevap vermedi.
"Peri nerde?" diye sordum bu seferde cevap veren olmadı.
"Artık biriniz cevap verin." diye bağırınca Orkun yanıma geldi ve koluma girdi. Perinin olduğu odanın kapısının önüne gelip kafasıyla içeriyi gösterdi. "Peri içeride." dedi ve Derya teyzelerin yanına geri döndü. 'Kötü düşünmek yok Taha Periye birşey olmadı' diye içimden tekrar tekrar bu cümleyi söylerken derin bir nefes alıp kapının kolunu aşağı indirdim.
Kapıyı ağır bir şekilde açarken içeride kimsenin olmadığını fark ettim. Içeri ağır adımlarla girdim ve yatakta hareketsizce yatan Periye baktım. Normalde takılı olması gereken bütün makineleri sökmüşlerdi. Perinin yanına iyice yaklaştım ve elini tuttum. Eli sıcacıkken yüzü de sanki çok soğukmuş gibi bembeyazdı. Kenarda ki koltuğu yatağın dibine çekip oturdum ve elini tutmaya devam ettim.
"Herkes dışarda ağlıyor. Ben anlamadım kötü birşey mi oldu? Bana birşey de söylemiyorlar. Evdeydim uzun zaman sonra ilk defa eve gittim duş alıp hemen gelecektim. Ama sen yine yaramazlık yapıp ben yokken ne yapacaksan yapmışsın. Buraya nasıl geldim bilmiyorum. Ama Peri ne olur ölme. Ölürsen bende ölürüm. " dedim ve yanağımı eline yasladım.
Artık dayanacak gücü kendimde bulamıyordum. Peri uyanmazsa be yapacam onu da bilmiyordum. Düşüncelere dalarken saçlarımda bir el hissettim. Hızlıca kafami kaldırırken gülümseyerek bana bakan Periyi gördüm. Ellerimle gözlerimi ovdum ve "Hayal mi bu?" dedim.
"Hayır hayatım hayal değil. Gel buraya." diyen Periye baktım. Gözlerine bakmayı, sesini duymayi ne kadar çok özlemiştim. Kollarını açan Perinin kollarının arasına girdim. Bir süre sarıldıktan sonra ayrılıp yüzüne baktım. Elimi yanağına koyup okşarken Peri kaşlarını çattı.
"Ne oldu güzelim?"
"Sen ben yokken nasıl bebeklerimizin ismini koyarsın?" dedi
"Anlaşılan sen bayadır uyanıksınve bütün haberleri almışsın." dedim. Kafasıyla onaylarken "Hem oğlumuzun adını diğer oğlumuz Ayaz, kızımızın adını da ben koydum." dedim. Gülümsedikten sonra "Neyse Ilgaz ve Ilgın güzel isim beğendim." dedi. Yanağına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra odada Ayazın sesi yankılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYRUKLU YILDIZ
Novela Juvenil"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya... İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç... Ben o kuyruklu yıldızı gören şanslı insanlardanım. Benim kuyruklu yıldızım sensin. İnsanların hep görmek için uğraştığı yetmiş yı...