YaPMa...

13.7K 404 29
                                    

...

Kıpırdamıyor... Yerde öylece yatıyordu Bulut. Bense şoka girmiş gibi duvarın dibinde çökmüş sadece aglıyordum. Öldü mü? Ya öldüyse ben ne yaparım. Nasıl bu hale geldim ben? Neden ya neden böyle yaşamak zorunda mıyım? Kapıda bir gölge görünce Araf şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Ne oldu burda? Bulut"diyerek koşarak yanına geldi. Bulut'un yanına gelip diz çöktü ve başına baktı. Sanırım hala kanıyordu. Araf bu sefer bakışlarını bana çevirerek."Ne oldu? Yoksa  Sen mi yaptın?" diyerek sesi hafif sert geliyordu. Bense güçlükle cevap vermeye çalıştım.

"Öldürcekti beni. İstemeden oldu. Be-n kendimi korumak için..."dedim hıçkırarak. Araf çekmeceden bir havlu çıkarıp ayaga kalktı.

"Kes aglamayı şimdi buraya gelip bana yardım et. Hadi..."bagırarak kendimi zar zor duvardan ayırıp Bulut'un yanına geldim."Al bunu başına bastır. Bende doktor çagırcam"demesiyle elime havluyu verdi. Havluyu hemen başına bastırdım. Araf elini cebine koyup telefonu arıyordu. Telefonu bulamayınca küfür ederek aşagıya indi.

"Ölme ne olur ölme... Ölürsen ben bu vicdan azabıyla yaşayamam. Ben bir katil olamam. Ne olur yaşa, ben böyle yaşayamam birine zarar veremem ki. Bana işgence etmiş olsanda. Ne olur ölme"duyuyordur beni dimi ne olur acımasız biri olabilir ama ben onun gibi degilim.

    Bulut  

     Bilincim açık ama gözlerimi açamıyordum. Alya başımda durmuş aglıyordu. Ne dedigini bilmiyor galiba bu kız. O kadar işgence çektirdigime rahat nasıl böyle konuşabilir. Bana ölme diye yalvarıyordu. Nasıl bir kız böyle ölmemi istemesi yerine ölme diyor.

    Alya 

      Araf bir süre sonra içeri yaşlı bir adamla girdi. Sanırım doktordu hemen yanıma gelerek Bulut'u fazla sarsmadan yataga yatırdılar. Daha sonra Doktor  hemen Bulut'un yarasına baktı ve çantadan bir kaç birşey çıkarıp tedavi etmeye başladı. Öylece ayakta dikilip sadece onları izliyordum. Araf endişeli görünüyordu. Ama asıl beni şaşırtan bana birşey yapmaması oldu. Onunda Bulut gibi bana işgence etmesini beklerdim yada belki de öldürmesini. Ama yapmadı.
     Bir süre sonra Doktor Bulut'un başına dikiş attı ve malzemelerini geri çantasına koyarak Araf'a baktı.

"Endişelencek bir durum yok. Başına altı dikiş attım. Durumu gayet iyi. Yalnız biri uyanana kadar başında beklemesi lazım tedbir amaçlı"demesiyle yüzümde azda olsa bir gülümseme geldi. O ölmedi yaşıyor. Buna her ne kadar sevinsemde uyanınca eminim ki beni bu yaptıgıma beter edicek.

"Sağol. Kapıda adamlar sana ödemeyi yapar. Gidebilirsin"dedi ne kadar kaba insan biraz nazik olur. Doktor kafa sallamakla yetindi ve odadan çıkıp gitti. Araf Bulut'un yanına yaklaştı"Bulut'un bu hale nasıl getirdin bilmiyorum ama... Sana birşey yapmıcam. Zaten eminim Bulut uyanınca sana bu sefer kesin birşeyler yapacak. Kendini hazırlasan iyi olucak"Böyle söyleyince korkum iki kat daha arttı. Zaten biliyordum ama ne biliyim. Ahh acı çekmek çok zor.

"Ben şimdi odama gidebilir.miyim peki?"

"Duymadın mı birinim başında beklemesi gerek. Bunu yapan sen olduguna göre sen bekliceksin. Bir sorun olursa ben odamdayım"dedi ve gitti. Onunla yanlız kalmak istemiyordum. Tamam şu an uyuyor olabilir ama o hali bile ürkütücü.

Bulut'un yatagının tam yanındaki koltuga oturdum ve Bulut'u izlemeye başladım. Aslında görünüşü iyi yakışıklı görünüyordu. Her kızın hayal ettigi gibi biriydi. Ama acımasız  ve bir o kadar da vicdansız biriydi. Ona bakmayı kesip odasına daha net bakmaya başladım. Aynı kendisi gibi karanlık bir odası var.
 
         3 saat sonra

VARLIĞIMI HİSSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin