...Bir saat'tir yatağımda dönüp duruyordum. Bulut gittikten sonra uyumaya çalışıyordum ama olmuyor bir türlü uykum gelmiyordu. Yatağımdan doğrulup sırtımı başlığa dayadım. Bilegim eskisi kadar acımıyordu. Sanırım Bulut'un sürdügü krem işe yaramıştı. Nedense hep onun hakkında aklımda bir soru işareti vardı. Eskiden mantığımın değilde kalbimin sesini dinlerdim. Bir İnsan kalbinin sesini dinleyebilir de , Ya kalp bin parçaya bölünmüşse? O zaman hangi parçayı dinlemek gerekir. Hani derler ya kalbin kemigi yoktur.. Ama nedense en çok kırılan yerde o dur.
Eskiden en çok sevilmeyi isterdim. Ama şimdi korkmamayı diliyorum. Beni korkutan Bulut'un hiç olmamasını dilerdim. Bazen şu kapıdan girip bana zarar verir diye çok korkuyordum.Saat'e baktığımda gece yarısı 2'di. Çok susamıştım. Aşağıya inip su içsem mi? İçmesem mi? Kararsız kalmıştım. Bulut ve Araf evde mi acaba? Kimse görmeden gidip gelerim. Hemen ayağa kalktım bilegimin üzerine fazla basmadan aşağıya mutfaga indim. Elime bir bardak alıp içine su doldurup içtim. Su içerken kapıdan bir ses geldi. Kim geldi acaba?
Bulut'tu gelen ama evde değil miydi o? Ne zaman gitmişti ki? Bulut dengede durmakta zorluk çekerek sağa sola doğru savruldu. Sanırım sarhoştu. Neden şimdi bu kadar içti ki üstelik gece yarası. Elimdeki bardağı bırakıp mutfaktan çıktım. Daha sonra Bulut'un beni fark etmesi uzun sürmedi.
"Sen niye ayaktasın?"diye sorunca içki kokusu etrafa yayıldı. İgrenç kokuyordu. Sanki içki şişesinin içine düşmüş gibiydi."Su içmek için kalkmıştım"deyince Bulut kafasını sallayarak bana baktı.
"İzin aldın mı peki? Benden izin alıcaksın. Sen benimsin"işaret parmagıyla omzuma hafif baskı uyguladı. Bulut adım atarak ilerlemeye başlayınca birden dengesini kaybedip yere düşecekken kolundan tuttum. Bulut tuttuğum kolunu omzuma attı. Ne yapacağımı bilmezken Bulut benimle beraber ilerlemeye başladı. Bende mecbur Bulut'tun odasına doğru ilerledim.
Bulut'un odasının kapısını açıp içeri girdim. Ayağım hafif sızlıyordu ama umursamamaya çalıştım. Bulut oldukça ağırdı. Üstelik içki kokuyordu. Bu kokuyu hiç sevmiyorum. Onu taşımakta oldukça zorluk çekerken daha sonra Bulut'tu yatağına gelince omzumdaki elini tutup yatağa oturttum. Bulut ceketini çıkartıp bir kenara attı. Çıkmam gerektiğini anlayınca kapıya doğru ilerlerken. Bulut birden bilegimi tuttu.
"Nereye gidiyorsun? Sana gidebilirsin dedim mi?"Bulut'un sarhoş hali beni daha da çok korkutuyordu. Bulut hala bilegimi sıkı bir şekilde tutarken kaçma olasılığım birden yok oldu."Tamam lütfen. Gidebilir miyim?"her geçen saniye nedense korkum ikiye katlanıyordu. Bulut 'cık' sesini çıkararak tuttuğu bilegimi kendine dogru çekti.
"İzin vermiyorum"diyince elim ayağım birbirine girdi. Neden şimdi bunu yapıyor anlamıyorum. Onu kızdırcak birşey yapmadım ki.
Bulut birden bileğimi sert bir şekilde çekince üzerine düştüm. Çok yakındık. O kadar yakındık ki bu yakınlık nefesimi kesti. Kalbim anında delicesine çarpmaya başlayınca beynim alarm vermeye başladı. Bulut gözlerime bakıyordu o kadar sakin ve tepkisizdi ki nedense bu beni daha da çok korkutuyordu.Elinden kurtulmaya çalışsam da Bulut bir türlü izin vermiyordu.
"Korkuyor musun?"diyerek kulağıma fısıldadı. Gözyaşlarımı tutmakta zorlanıyordum."Lütfen izin ver gideyim..."Bulut gözlerimin içine bakarak."Korkuyorsun... Korkmalısında. Eger sana bu kadar yakınsam zarar verebilirim"Bulut'un sözleri beni korkutmaya başlamıştı bile ani bir hareketle Bulut'un elinden kurtulup ayağa kalktım.
Kapıya doğru ilerlicekken. Bulut da ayağa kalkarak belimden tutup kendi ile beraber yatağa yatırdı. Yatakta çırpınmaya başlayınca Bulut belimi daha da sıktı. Ağlayarak çırpınmaya devam ederken. Bulut nefesini dışarı vererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARLIĞIMI HİSSET
Ficção Adolescente☆☆☆☆☆ Babam kötü bir adamdı. Hep hikayelerde okurdum. Benim de başıma geldi. Babam beni de sattı... BULUT DEMİR'di ismi. Bakışları , ismi Adeta aklıma kazındı. Sert bakışları insanı delip geçiyordu. Ondan çok korkmuştum. Ama artık...