Gitmem Gerek

7.9K 305 50
                                    


            ☆☆☆

  Bulut  

         Zaman durmadı. Yine akmaya devam etti. Her zaman ki gibi güneş doğdu. Ama beni aydınlatmıyordu. Yine geceyim. Yine karanlığım. Karanlığımda ilk defa birini bulmak için ışığa ihtiyaç duydum. Ama yine başaramadım. Olmuyor... Ben yapamıyorum. Onu bulamadım. Çok istedim ama yok. Bu sefer gerçekten istedim. Kendime neden diye sorsam da. Sustum. Çünkü biliyordum cevabı... Ama olmaz. O sadece yanımda olmalı. Alya sadece yanımda olmalı. Güvende olsun. Varlığını hissediyim...

Yürüdüm. Sabah oldu ve onu hala bulamadım. Eve geldim. Sinirim geçmemişti ama sakindim. Evin içerisine doğru yavaş adımlarla yürüdüm. Yukarı çıkmak üzereyken. Araf'ın sesini duydum.

"Dün akşamdan beri yoksun. Nerdeydin?"diye sorduğunda ona döndüm. Araf'la tartışacak durumda değildim. O yüzden sadece bir soru sordum.

"Haber var mı?"

"Gibi..."

"Adam akıllı cevap ver. Var mı? Yok mu?"diye bağırınca Araf belli belirsiz baktı. Benim sadece bir ize ihtiyacım var. Onu bulmam için sadece bir iz gerekiyor.

"Birşeyler var. Ama yine de kesin değil"

"Neden bana haber vermiyorsun?"diye sorduğumda bana haber vermemesine sinirlenmiştim.  Ama Araf elindeki telefonumu gösterdi.

"Telefonun yanında mıydı?"doğru evde unutmuştum. Dün akşam sadece nefes almak için uzaklaştım. Telefon aklımın ucundan bile geçmedi. 

"Anlat... Ne biliyorsun?"

"Koray'ın adamlarında birini bizim adamlar fark etmiş. Onu takipteler"işte bana gereken sadece buydu. Koray'ın yakasına yapışma fırsatı elime geçti. Alya'ya şimdi biraz daha yakındım.

"Nerdeler? Adresi ver"hemen gitmem gerek. Daha fazla geç kalamam. Ama Araf olumsuzca başını salladı.

"Adamı izliyorlar. Ama yine de kesin değil. Bizi onlara götürebilir de. Götürmeye bilir de"bu belirsizlik canımı sıkıyor. Yine beklemek beni delirtiyor. Zaman kaybetmek. Saat'in ilerlemesi... aklımdaki düşünceler. Delirtiyor beni.

"Ben bugün o Koray'ın yakasına yapışcam...

Adamları da ara. Eğer birşey bulamazlarsa. Sakın buraya gelmesinler"diye uyardığımda Araf sadece onayladı. Bana dikkatlice baktı. Beni okuyor gibiydi. Bu bakışları biliyorum. Böyle olmam onu üzüyordu. Ama kendime engel dahi olamıyordum.

"Tamam..."dedi ve sustu. Daha sonra göğsümdeki yaraya baktı."Bulut git dinlen biraz. Hala yaralısın. Kendine biraz dikkat et"yaram var. Evet. Belki acıyor ama hiç birşey hissetmiyorum. Sadece öfkemi hissediyorum. Beni ayakta tutan şeyi hissediyorum.

"İyiyim ben. Tamam iyi"diyerek yanından uzaklaştım. Araf'ı arkamda bırakıp odamın kapısını açıp sertçe kapattım. Üzerimdeki ceketini yatağın üzerine bıraktım. Ayna da kendime baktım. Bugün onunla yüz yüze gelicem.

"Az kaldı. Çok az kaldı..."

   Alya 

       Yapamıyorum. Sürekli dört duvar arasında sıkışıp kalıyorum. Kaçmak istiyorum. Olmuyor. Nefes almak istiyorum. O hiç olmuyor. Sadece hapis hayatı yaşıyorum. Dün en azından çabalamıştım. Ama yine beceremedim. Koray kollarımı sımsıkı tutmuştu. Hala acıyordu. Ama onun sözleri kafamı daha çok karıştı. Bana 'Hatırla beni...' demişti. 'Yine aynı şeyi yapmıcam' diyerek gözlerimin içine bakıyordu. Ama ne dediğini anlamadım. Beni niye kaçırdığını. Burda olma sebebim ne bilmiyordum. Sözleri sadece kafamı karıştırıyor. Bu evde de hapistim. Bulut'un beni bulmaya gelicek gibi saçma düşünceleri kafamdan attım. O bir  uçurumdu. Karanlıkta bir girdap. Orda sadece kaybola bilirsin. Asla yolunu bulamazsın. Ve ben bulamıyordum...

VARLIĞIMI HİSSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin