Hayatın Adil davrandıgını kimse idda edemez. Dünyanın terazileri hiçbir zaman eşit olmamıştır. Bunu en başından beri biliyordum.Hani benim Canım var dedikçe eksilir ya candan... Sımsıkı tutundukça düşersin ya rüyalardan... Deniz mavi desende şeffaftır ya aslında... Yarını beklemekte benim için bu kadar saçma...
Çaresizligimi adate hergün yüzüme vuruyordu dünya. Köle olmak yada zavallı olmaktı benim hayatım. Babamın beni verdiginden beri hayat diye birşey yoktu artık. Bu evde hapistim resmen. Artık dışarıya bile çıkamıyordum. O çok sevdigim masmavi denizi görmeye bile gidemiyordum. Bulut'un emriyle mutfakta kahve ve atıştırmalık birşeyler hazırlıyordum. Bulut Araf'la beraber çalışma odasında sabahtan beri hararetli bir şekilde birşeyler konuşuyorlardı. Kahveyi hazırladıktan sonra tepsiye bir kaç atıştırmalık şeyler koyunca tepsiyi alıp yukarı çıktım. Kapının önüne geldigimde elimdeki tepsisi düşürmeden kapıyı tıklatıp içeri girdim. İçeri girer girmez tüm gözler bana dogru çevrildi. Bulut.
"Tepsiyi bırak ve otur"deyince şaşırdım. Neden bana otur diyor ki şimdi? Tepsiyi masaya bıraktım ve Araf'ın karşısındaki koltuga oturdum. Araf.
"Olmaz Bulut Alya beceremez. Hem baksana sence Çınar'ı kandırabilir mi?"Araf'ı ne dediğini anlamamıştım. Neyi beceremem? Çınar da kim? Ne oluyor burda?
"Kandırmak zorunda. Eger yapamazsa ölür"Bulut bana bakarak söylemişti. Ama hala boş bir şekilde onlara bakıyordum. Çünkü hiç birşey anlamamıştım. Bulut bakışlarımdan anlamadıgımı anlayınca söze başladı."Bugün senden bir adamı kandırmanı istiyorum. Bara gidip Çınar Soyluyu etkiliceksin ve ondan bir dosya alıp bana getirceksin"bunu ben mi yapıcam. Ben hayatta yapamam öyle şey. Ben kim birini etkilemek kim...
"Ama ben yapamam ki..."Bulut dedigimi sinirlenicek ki başı saga sola salladı.
"Yapacaksın... Ben ne dersem onu yapıcaksın. Öl dersem ölüceksin. Yaşa dersem yaşıcaksın"Korkarak Bulut'a bakarken. Araf .
"Başka birini buluruz olmaz mı? Hem ben Alya'nın yapabilcegini sanmıyorum riske girebiliriz"Araf'ın bunu demesiyle rahatlamıştım. Umarım Bulut'ta vazgeçer.
"Ben kararımı verdim. Bu işi Alya yapıcak. Saat yedi de hazır ol yola çıkıcaz"diyince hayallerim suya erdi. Bara hiç gitmedim ben. Hep orayı igrenç bir yer olarak hayal etmiştim. Neden bu kadar ısrar ediyor ki.
"Ben kimseyi etkiliyemem ki. Hem güzel de degilim. Ne olur hayatımda hiç Bara da gitmedim... Yapamam..."diyince Bulut elini masaya vurup ayaga kalktı.
"Odana git. Birazdan sana kıyafet göndercem. Bir kadın da gelip saçını makyajını yapıcak. Ve bir daha 'yapamam' demiceksin. Yoksa kötü olur. Şimdi çık"Bulut o kadar sinirli bir şekilde söylemişti ki. Hemen ayaga kalktım ve odadan çıktım.
Kendi odama gelip aglamaya başladım. Ne istiyor benden. Yapamam ki ben o adamı kandıramam. Hayatım da hiç dogru düzgün yalan bile söylememişken nasıl yaparım. Off oyuncu degilim ki ben rol yapamam. Yarım saat geçtikten sonra yatagımda oturmuş ne yapıcagımı düşünüyordum. Kapım çalınca gidip hemen açtım Bulut'un koruması Ali gelmişti elindeki poşeti bana uzattı.
"Bulut bey bu kıyafeti size gönderdi"diyince elindeki poşeti alıp. Tamam anlamında kafamı sallayınca Ali gitti. Bende kapıyı kapatıp içeri girdim.
Poşeti açıp kıyafete bakınca pudra pembesi kalem bir elbise vardı önünde ufak taşlar vardı ve dizime kadar bile gelmiyordu. Sıkıntıyla nefes alırken. Saat'in ilerledigini fark ettim. Önce bir duş aldıktan sonra elbiseyi giymeye karar verdim. Banyoya gidip sıcak suyu açtıktan sonra güzel bir duş aldım. Vakit kaybetmeden Bulut'un aldıgı kıyafeti giydim. Çok rahatsızdı elbise üzerime yapışmıştı resmen. Saçlarımı kurutmaya başlayınca kapı tıklandı ve içeri bir kadın girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARLIĞIMI HİSSET
Genç Kurgu☆☆☆☆☆ Babam kötü bir adamdı. Hep hikayelerde okurdum. Benim de başıma geldi. Babam beni de sattı... BULUT DEMİR'di ismi. Bakışları , ismi Adeta aklıma kazındı. Sert bakışları insanı delip geçiyordu. Ondan çok korkmuştum. Ama artık...