Yaşamak...
Bir İnsan için
Acıların en
Büyüğü olabilir mi?
Yıkıldım... Yoruldum... Hergün ölmekten bıktım. Bu hayat ne istiyor benden. Daha ne kadar bedel ödemem gerekiyor. İçimde bir yangın var sanki durmadan fokurduyor. İçimi acıtıyor. Babam'ın sözleri aklıma geliyor. Bana çöp deyişi... Lanet okuması... ve bunda haklı olması içimi öyle bir acıtıyor ki sanki öldürüyor beni. Ve Bulut'un... kanlar içinde yere düşüşü. O sert adam yerde öylece yatıyordu. Daha sonra ise hastanede sedye ile gelince onu sadece izledim. Her yeri kan olmuştu. Nefes alıyor mu onu bile bilmiyordum. Onu hemen Ameliyathaneye alınca bende kendimi köşedeki sandalyeye attım. Bitkindim gözümdeki yaşlar bile kurumuştu. Canım acıyor ama hissetmiyorum. Bağırmak istiyorum ama bağıramıyorum. Öylece sadece öylece oturuyorum.
"Anladım Araf bey. Merak etmeyin güvenliği sağladım"bizi buraya getiren adam sanırım Araf'la konuşuyordu. Telefonu kapatınca yanıma geldi."Sizde iyi görünmüyorsunuz bir doktor çağırıyım isterseniz"dediğinde iyi olmadığımı biliyordum. Ama iyi olmakta istemiyordum.
"İstemiyorum..."dediğimde yanımda biraz daha durdu ve gitti. Aklımda hep aynı soru Bulut benim yüzümden mi vuruldu. Neden benim yüzümden zarar görüyorlar. Neden onlar görüyor ben burdayken neden onlar.
Bir insanın hayatı bile gece gibi karanlık olabilir miydi? herşeyi siyah olmak zorunda mı peki niye hiç bir beyaz olmaz ki. Bir umut ışığı yok. Asla da olmucak... İçim acıyordu nefes alışım bile acıtıyordu... Bulut. Hayatımı cehenneme çeviren ikinci adam. Onun için üzülmem doğru mu peki. Şu an kaçabilirim kurtulabilirim yeni bir hayat kurabilirim peki neden yapamıyorum. Niye hala burda oturuyorum kaçıp gitsene salak niye burdasın diye kendime kızıyorum. Ama olmuyor ayaklarım gitmiyordu...
"Alya..."bu Mina'nın sesiydi koşarak yanıma geldi ve sarıldı. Telaşlı görünüyordu. Onu burda olmasını bile beklemezken bana sarılmasına bile bir tepki verememiştim. Hala şokta gibiydim."İyi misin? Ne oldu iyi misin cevap ver ne olur"diye yalvarınca benden bir cevap alabilmek için ağzımın içine bakıyordu. Ama o kadar bitkin ve yorgundum ki konuşucak gücü bile kendimde bulamıyordum.
"Bulut nasıl? Kim vurdu onu?"Araf'ın sesi o kadar sert çıkmıştı ki etraftaki herkes ona bakmıştı. Öfkeli görünüyordu. Ama bu öfke aslında bir korkunun belirtisiydi.
"Bilmiyorum. Ama araştırıyoruz"dediğinde Araf sinirden duvara bir tane yumruk attı.
"Öldürcem. Ona bunu kim yaptıysa öldürcem onu"Araf sinirini duvardan çıkarmaya devam ederken tehditler savuruyordu. Canının acıdığı belli oluyordu ama bunu öfkesiyle kapatmaya çalışıyordu. Gözlerim kararmaya başladığında kendimi gelmek için başımı sağa sola çevirdim. Mina dikkatli bir şekilde bana bakarken korkarak sağ kolumu tuttu.
"Alya... kolun kanıyor senin" diye bağırdığında endişeyle bana baktı. Ama artık gözüm iyice kararmaya başladığında kendimi yerde buldum.
"Alya..."Mina'nın bağırışları kulağıma gelince beni sarsması ve başımı hemen kucağına almasını hissetmiştim."Araf yardım et..."diye bağırışından sonra bilincim tamamen kapanmıştı.
°°°°°
Kendime gelmeye başladığımda gözlerimdeki ağırlık uyanmama izin vermiyordu. Ama zar zor da olsa gözlerimi açmıştım. Gözlerimi ilk açtığımda kolumdaki serum ve sağ kolumdaki sargı dikkatimi çekti. Hala çok bitkindim. Etrafıma baktığımda Mina'nın dışarı izlediğini fark ettim. Daha sonra arkasını döndüğünde uyandığımı fark edince büyük adımlarla yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARLIĞIMI HİSSET
Teen Fiction☆☆☆☆☆ Babam kötü bir adamdı. Hep hikayelerde okurdum. Benim de başıma geldi. Babam beni de sattı... BULUT DEMİR'di ismi. Bakışları , ismi Adeta aklıma kazındı. Sert bakışları insanı delip geçiyordu. Ondan çok korkmuştum. Ama artık...