...Bulut
Acımasız , duygusuz biri olarak doğmak. Hayatın bana attığı en büyük tokadıydı. Herkesin bir hayat hikayesi vardı. Ama benim yaşayacağım bir hayat yoktu. Böyle biri olmayı ben seçmedim. Desemde ne olucak daha mı iyi biri olucam? Zaten iş işten geçti. Bilerek istiyerek yapıyordum artık.
Bodrum'dan çıkarken. Alya baygın halde yatıyordu. Yaptığım işgencelere dayanamadı. Zaten zayıf ve güçsüz biri. Bodrumun kapısında duran Aliye döndüm.
"Odasına götürün. Yarasını da sarın"dememle Ali önünü ilikleyerek başına öne eğdi. Evet anlamında başını sallayarak Alya'nın yanına gitti. Canı acıdı ama o da ögrencek bana karşı gelmeyeceğini. Bana ait olduğunu. Zor yoldan göstericem ona.
Suçsuzdu. Babası ise tam bir şerefsiz onu kendi için bana sattı. Masumdu evet. Ama benim yanımda ne kadar masum kalabilirdi ki...
Salona geçerken Araf koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Onu çok uzun zamandır tanıyorum. Hakkımda herşeyi bilir. Benim için kardeşten öte. Ama fazla belli etmeyi sevmiyorum. O da zaten takmaz. Araf'ın beni fark etmesiyle beraber televizyonu kapattı. Hiç umursamadan tekli koltuğa oturdum. Araf'ın bana baktığının farkındaydım ama umursamadım. Bugün sinirlerim yeterince bozuktu.
"Rahatladın mı bari? Hırsını almış olmalısın"demesiyle hafif gerilsemde takmamaya çalıştım.
"Evet. Aldım"demekle yetindim. Sanki beni tanıyormuş gibi konuşuyor. Ben istediğim herşeyi yaparım. Cezasını verdim. Umarım akıllanmıştır
"Kim bu Alya? Nerden çıktı? Neden ona böyle davranıyorsun? Anlat seni dinliyorum"dedi sorularını arka arka sıraladı.
"Satın aldım. Daha doğrusu Babası onu bana borcu karşılığı verdi. Yani artık bana ait. Sende bilirsinki benim olan benimdir"bu kadar net bir şekilde söyledim. Araf söylediklerim şaşırsa da fazla belli etmemeye çalıştı. Koltuktan hafif doğrulayarak bana baktı.
"Vay şerefsiz. Tam bir piçmiş. Peki sen neden kıza eziyet ediyorsun?"dedi. Sorduğu soru canımı sıkıldı. Araf görmeyeli fazla meraklı biri olmuş.
"Ögrencek bana karşı gelmemeyi. Bana ait olduğunu. Bu evin onun mezarı olduğunu"
"Kızın ne suçu var Bulut. Neden Babasının bedelini bu kıza ödetiyorsun? Masum birine işgence etmek hoşuna gidiyor sanırım"Sinirlerimi bozmaya mı çalışıyor? Aslında haklı olduğu için mi bu beni sinirlendiriyor. Masum ve suçsuz biri olabilir ama yine de benim oldugu gerçeği değiştirmiyor.
"Beni sorgulama Araf. İstediğim herşeyi o küçük kıza yapabilirim. Buna da kimse karışamaz. Sen bile"kesin ve net bir dille ifade ettim. Haklı olabilir ama kimse beni sorgulayamaz. Bu Araf bile olsa. Ne zamandır bana karşı böyle sorgulayıcı tavrı oldu anlayamıyorum. Ama o dilini keser cebine atarım. Araf biraz düşünür gibi yaptı ve eliyle beni işaret ederek.
"Ha anladım... Artık masum ve savunmasız olanlara karşı güç gösterisi yapıyorsun. Ne ara bu kadar değiştin. Vicdan denilen şeyi ne kadar çabuk kaybetmişsin"Artık sinirden gözüm seyriyordu. Bu kadar haddini aşamaz. Kimse benim ne yaptığımı sorgulayamaz. Bir hışımla ayağa kalkıp Araf'ın tam önünde durdum. Benim kalkmamla Araf'ta kalktı.
"Sorgulama beni Araf. Siktigim aklınıda kendine sakla. İşime de karışma"Baş parmağımı omzuna sert bir şekilde baskı uyguladım. Durduk yere bana o kızı savunması sinirlerimi bozuyordu.
Vicdan diyor ama hiç bir zaman sahip olamadığım birşeyi bulupta kaybetmiş olamam. Çünkü kimse bana ögretmeni bu yanlıştır bu doğrudur demedi. Ben tek başıma büyüdüm. Tek tabancayım ve tek kurşunum var. Hayat felsefem belli. Bunu Araf'ta biliyordu. Araf'ın cevap vermesini beklemeden merdivenlere doğru yönelmeye başladım. Araf bir iki adım gelerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARLIĞIMI HİSSET
Teen Fiction☆☆☆☆☆ Babam kötü bir adamdı. Hep hikayelerde okurdum. Benim de başıma geldi. Babam beni de sattı... BULUT DEMİR'di ismi. Bakışları , ismi Adeta aklıma kazındı. Sert bakışları insanı delip geçiyordu. Ondan çok korkmuştum. Ama artık...