Bir Adam düşünün... Avucunun içinde bir SERÇE. Onu Koruyor muydu? Yoksa Öldürüyor muydu? Bilinmez ama... Adam Serçenin Gitmesini istemiyordu... Avucunun içinde olan Serçeyi sıkmaya başladı. Serçe çırpınırken. Adam bir an durdu ve baktı... Aslında Korkuyordu. Bu korku... Kaybetme korkusuydu... Yaşamaya değer birisi çıkınca karşısına hep o hisse kapılıyordu. Çünkü... Kaybetmenin ne kadar Ağır olduğunu biliyordu. Ve bu Adam bir Söz verdi...
ASLA DEĞER VERME... ASLA SEVME...Bulut
Güneş nihayet doğmuştu. Sabahı iple bekliyordum. Zira hesap sormam gereken biri vardı... Akşam olanlar aklıma gelince kendimi zor tutuyordum. O iki şerefsiz nasıl evime girdi anlamıyorum. Kapı da o kadar adam varken... Tabi onların kimin gönderdiğini de gayet iyi biliyordum. Koray... Asıl anlamadığım neden bu kadar çok Alya'yı istiyor? Alya'yı nerden tanıyor? Bunun cevabını er yada geç öğrenicem... Gözüm birden sarılı olan elime takıldı. Dün biraz fazla duygusaldım. O sözler nasıl ağzımdan çıktı bilmiyorum ama çıkmaması gerekiyordu. Ben dün akşam ki gibi bir adam olamam. Benim bir duygum yok. Benim hislerim yok. Neden bilmiyorum ama Alya hakkında aklımda hep bir soru işareti vardı. Neden onun yanında kendimi kaybediyorum... Lanet olsun Bulut kendine gel...
Oturduğum yerden hırsla kalktım. Kendimi toparlamam gerek. Banyo'ya gidip kısa bir duş aldım. Daha sonra üzerime bir takım alıp odadan çıktım. Alya'yı evde tek başına bırakamazdım. Dışar da ne kadar adam olsa da güvende değildi. O yüzden onu Araf'ın yanına bırakacaktım. Alya'nın odasına girdiğimde Uyuyordu... Neden gözlerimi ondan alamıyorum. O neden bana farklı geliyor. Kendine gel Bulut. Yanına yaklaşıp onu sarsmaya başladım.
"Uyan... Kalk hadi..."Alya bir süre sonra gözlerini ovalayarak açtı. Beni karşısında görünce korkarak doğruldu. Neden burda olduğumu sormak istiyor ama soramıyor gibi bir hali vardı."10 dk içinde hazırlanıp aşağıda oluyorsun"dediğimde hala bana boş boş bakıyordu.
"Anlamadım..."dediğinde hiç şaşırtmadım.
"Nesini anlamadın 10 dk içinde aşağıda ol dedim. Ve sakın beni bekletme..."dedikten sonra kapıyı çarpıp çıktım. Umarım bu sefer anlamıştır. Mutfağa gidip meyve suyu içip dışarı izledim. Dışarda bu sefer fazla adam vardı. Ama hiç biri bir işe yaramıyordu. Akşam olanlar aklıma gelince hepsini öldürmek istiyordum. Sinirle bardağı bırakıp mutfaktan çıktım. Solanda oturmaya başladığımda. Alya kısa bir süre de hazırlanıp aşağıya inmişti. Daha sonra yanıma geldiğinde. Ayağı kalkıp koltuktan ceketimi aldım."Takip et beni"dediğimde benimle birlikte kapıyı doğru ilerledik. Arabaya doğru gelince binmesi için işaret yaptım. Alya arabaya bindiğinde bende bindim. Daha sonra Araf'ın evine doğru ilerlemeye başladık.
"Nereye gidiyoruz?"diye sorduğunda yola bakmaya devam ettim. Daha önceleri bana soru sormaya bile korkardı. Şimdi ise alışmış gibiydi.
"Bir kaç saat Araf'ın yanında kalacaksın. Daha sonra seni almaya gelicem"derken ona baktım. Sevinmiş gibiydi.
"Mina da Araf'ın yanındadır değil mi?"Arkadaşını görmek istiyordu. Ama mecbur olmasaydım asla izin vermezdim. O gün eğer onları duymasaydım beni polise şikayet edeceklerdi. Onu o kadar uyarmıştım. Ama bu sefer dinlememişti beni. Ve az daha o gün onun sonu olucaktı.
"Başka nerde olucak"diye çıkıştığımda sert bir şekilde ona baktım. "Bana bak bu sefer sakın bir yanlış yapma. Anladın mı beni?"yine o günkü gibi yapmak istemiyordum. Bu sefer onu başından uyarmak istedim. Bu sefer daha kötü olur diye. Alya sadece başını sallamakla yetindi. Daha sonra dışarı izlemeye başladı. Gözleri yine dolmuştu. Ama bu bendim. Asla ona iyi davranamam. Hayatıma girmesi onun suçuydu. Aslında şerefsiz babasının suçuydu. O sadece masumdu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VARLIĞIMI HİSSET
Teen Fiction☆☆☆☆☆ Babam kötü bir adamdı. Hep hikayelerde okurdum. Benim de başıma geldi. Babam beni de sattı... BULUT DEMİR'di ismi. Bakışları , ismi Adeta aklıma kazındı. Sert bakışları insanı delip geçiyordu. Ondan çok korkmuştum. Ama artık...