Hayırlı Akşamlar <3
Ponçik, talış bir bölümle erkenden geldim ^^ Bölüm aşkına dayanamayan bir yazar oldum bu gece :D
Keyifli okumalar <3
Dipnıt: Bu bölüm şerefine lütfen voteler +200 olsun artık. Hak etmiyor muyum sizce?
Ve bol bol yorum tabikiiii <3 Heyecanla yorumlarınızı bekliyorum <3
39. Bölüm
''Ne olursa olsun Melek bu olayı öğrenmeyecek. Öğrendiğinde ne sen ne de ben Melek'e yaklaşabiliriz. Onun yıkılmasına izin veremem...''
Levent'in sözlerinden sonra yürek yangını daha da artan Ateş, duyduklarını başıyla onaylarken ''Bunu ona yapamam ki...'' diye fısıldadı. ''Onunla olamasam bile Melek'imi üzmek dahası ona bu derin acıyı yaşatmak istemem.''
Ateş'in acı çekişini gören Levent, ellerini yumruk halinde sıkarken daha fazla karşısındaki adama acı çektirmeden ''Onunla olacaksın...'' diyerek karşı çıktı.
''Onunla olacaksın ve neden olduğun şeyin bedelini her an her saniye Melek'i mutlu etmekle ödeyeceksin! Eğer kardeşimi bir an olsun üzgün görürsem bunun da bedelini ödersin!''
Bakışları Ateş'in kederli gözlerini bulurken kaşlarını çatarak uyarı dolu bir bakışla ''Yalnız senin tarafında olduğumu sanma. Anlattıklarınla ne kadar suçlu olup olmadığını bilsem de bu işin içinde senin olman kardeşimin yaşadığı acıları değiştirmiyor. Sırf Melek mutlu olsun, eskisi gibi gülsün diye izin veriyorum. Buna karşılık kendine pay çıkarıp da bana yakın davranma!'' diyerek konuştu.
Ateş ise ''Onunla olacaksın..'' sözünden sonrasını pek hatırlamıyordu. Nefesi o cümlede geri gelerek kalbi mutlulukla dolmaya başladı. Sevincini saklamaya çalışarak Levent'in uyarılarını dinlerken içi içine sığmıyordu. Bu sefer bitti, dediği anda yine bitmemiş aşkına ve yaşamına bir şans daha verilmişti.
Ateş o an taşan sevincini zar zor tutmaya çalışırken Levent'in son sözüne karşılık genç adama sıkıca sarıldı. Heyecanını daha fazla kendiyle yaşamaya dayanamadı. Levent ise bana yakın davranma derken bile bu yakınlığı kast etmemişti. Şimdi ise bir çocuk gibi kendisine sarılan adama şaşıp kalırken zorda olsa onu üzerinden çekti. İçinden gelen gülme isteğini bastırırken ''Tamam, tamam..'' diye söylendi.
''Bana sarılmakla kardeşimin gönlünü alsan daha iyi olur. Melek bu günlerde oldukça üzgündü... Ne varsa sende!''
Son sözünü bastıra bastıra söyleyen Levent, Ateş'in gülümsemesiyle bozulurken arkasına dönerek arabasının kapısını açtı. Sinirini bozan gülümsemeyi görmemek için Ateş'e bakmazken ''Kardeşime çok iyi bak ve eve döndüğünde gerçekten de mutluluğunu hissedebileyim..'' diyerek arabasına bindi. Ateş ise gülümsemesini gizlemeden Levent'e bakarken ''Sen hiç merak etme...'' diye bağırdı.
''O benim nefesim, yaşam kaynağım. Onu son nefesime kadar mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım..''
Giden arabasının ardından fısıldadığı sözler enerjisini yerine getirirken o an aklına Melek'e buluşmadan önce yazdığı soğuk mesaj geldi. Bir an önce Melek'ine kavuşup onu aşkına ve sevgisine boğmalıydı. Aralarına giren hasretliğe bir ömür sürecek şekilde son vermeliydi. Kendisine verilen bu son şansı ölümü bile göze alacak şekilde kullanmalıydı..
***
Sahile gelen Melek, bir süre bankta oturup denizi izledi. Gözleri sürekli etrafında olup yüreği Ateş'i görme ihtiyacı ile yanıp tutuşurken istediği yüzü görememenin hüznüyle yerinden kalkarak denize yaklaştı. Birkaç dakika boyunca sahile vuran dalgaları izlerken içinin titremesiyle elleriyle kollarını sardı. O an ellerinin üzerinde hissettiği ellerle titrerken bedenini saran sıcaklıkla gözlerini yumarak kendisini o sıcaklığa iyice yasladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/54844021-288-k390583.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Ateşi
Ficção GeralMelek ve Ateş... Biri pişmanlığın kor ateşine düşmüş, biri ise yüreğine düşen kor acıyla baş başa kalmış. Peki ikisinin de bu kordan çıkması ne kadar mümkün? Ya ikisinin de koru birbirlerinde tamamlanıyorsa? Soruların cevap bulacağı, vicdanların ko...