Kibir ve peşin hüküm; ilmin iki düşmanıdır.
- Charles Caleb Colton
Bölüm şarkısı ve Dilan medyada.
Keyifli okumalar.
*** Model - Çürüsün Gelinliğim ***
***
2013
Yıllarca toz pembe hayaller kurmuştum. Evleneceğim günün hayaliyle yaşamıştım. Aşık olacağım beyaz atlı prensi beklemiştim. Hayatımda bir kez onunla tanıştığıma emin olmuştum. Yalnızca bir kez o duyguyu tatmış daha sonrasında da kaçırmıştım.
Şimdi bu oda, bu üzerimdeki gelinlik, hepsi aptal hayallerimden çok uzaktı. O romanların hepsi yalandı. Diziler sadece aldatmacaydı. Sizi sadece bir süreliğine avutmak için yapılmış bir dizi saçmalıktı. Hepsinden nefret ediyordum. Hepsinden tiksiniyordum. Nasıl da aldanmıştım? Nasıl da kanmıştım bir gün o peri masallarından birini yaşayacağıma?
Yanaklarımdan boncuk boncuk süzülen yaşları elimin tersiyle sildim.
"Sevmem ben bu adamı, sevemem. Allah'ım sen yardım et ya rabbim, sen beni koru!"
Neden kimse beni duymuyordu. Neden kimse benim yakarışlarımın bir önemi yokmuş gibi davranıyordu. Bu koca konak inmelerime şahit olurken neden kimse sesini çıkartamıyordu.
Aynı kelimeleri defalarca tekrarlarken oturduğum yerden sallanmayı sürdürdüm. Yanaklarımdaki yaşlar kurumadan peşi sıra akıyordu. Daha odaya gelmemişti. Bir haftadan beri dinlemeyen gözyaşlarım artık göz pınarlarımı kurutmuştu. Gözlerim yanıyordu. İçimden tekrardan "Allah'ım sen bana yardım et, sen beni koru... Senden başka kime sığınırım ya rabbim."
Dudaklarımın arasından çıkan titrek soluklarla deli gibi sallanmayı sürdürdüm. Korkunun ecele faydası yoktu. Üşüyordum. Bu sıcak yaz akşamın çok üşüyordum. Üzerimdeki her yeri kapalı gelinliğimin içerisinde sanki karda çırılçıplak kalmış gibi üşüyordum.
Kapının sesini duyana kadar sallantım sürdü. Onun geldiğinin işareti olan kapı gıcırdadığında sallanmayı aniden kestim. Sadece duamla dudaklarım oynuyordu. Kalan birkaç damla yaş güç bela yanağımdan süzüldü. Gözlerim acıyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Tek acıyan gözlerim değildi, kalbim de acıyordu.
Hareket etmeye korkar bir halde nefes almadan beklemeye başladım. Bu gece o iğrenç herifin koynuna girecektim. Sırf parası var diye, sırf şanı var diye, sırf ağa diye... Yumruğumu sessizce sıktım ve dişlerimi sıktım. Güçlü kalamıyordum. Adımlarının bana yaklaştığını hissediyordum. Yatağın öbür tarafında bir çöktü, irkildim. Gözlerimi yumdum ve "Allah'ım..." dedim son defa. Son defa yalvardım. "Sen yardım et bana..."
Parmakları tenime değdiği anda kaçmamak için bir kez daha dişlerimi ve yumruğumu sıktım. Tırnaklarım tenime işlerken, dişlerim sanki kırılacakmış gibi sımsıkı birbirine kenetlenmişti. Dokunma bana, diyemedim. Seni istemiyorum, diyemedim. Ben senin karın olmak istemiyorum, diyemedim. Ben kimimdim ki? Sesim bile çıkmıyordu. Sessizce yutkundum. Düğüm düğüm oldu boğazım. Taş oturmuştu yüreğime...
Çünkü ben bu gece ağanın karısı olmuştum.
***
Yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Sosyetik Güzel'in bitmesini bekleyeceğim ve sonra başlayacağım. Kurgu kafamda hazır, yıllardır yazmayı düşündüğüm bir hikaye.
Son Töre hikayem için beklemede kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -
RomanceHayat #1 - 23.10.2020 - Son zamanlarda yakışıklı yüzü hep kederliydi, derin maviliklerine hüzün çökmüştü, yorgundu, düşünceliydi. Eskiden böyle değildi. Gözleri çakmak çakmak olurdu, alev alev bakardı, baktı mı içime kor düşürür yüreğimi yakardı...