Ayraç

39 1 0
                                    




           

"Kal" dedim, "daha var bende." Kalmadı, açtı kapıyı, simsiyah bir rimeli hızlıca çeker gibi gözüne, vurdu yüzüme; gitti...

Boğazıma birikti cümleler, yutkundum, bir harf bile edemedim ona. İşte orada koydum siyah ayracı, yutkundum, bir kitap ettim kendimi. O tıkır tıkır inerken uzun merdivenleri, nokta nokta kestim ben harfleri. Ve o, topuk seslerini haykırırken apartman boşluğuna, cümle cümle sustum ardından yüklemleri. Her şeyi aldım da göze, bi'cesaret edemedim söze. Ağzım susup kalınca o gün, yüz göz oldum ben de kaleme.

Söyleyemedin Ali, konuşmak zamanı geçti. Artık o bir mürekkep damlası, sen kalemin ta kendisi. Konuşma artık benimle. Otur, kendini yaz kendine...

Yarım yamalak bir gidişti işte seninkisi, dar geldi dağlar, merdivenlerden indin. Orada koydum siyah ayracı hayatımın tam ortasına, beni yoktan var, seni çoktan yok ettim. Şimdi yüzünde vücut hatlarını belli eden dapdar bir gülümseme, ayağında kırılmış topuklular, "ol" diyorsun olmuyor da küçük dağlar. Git bakalım, böylesi sahte bir gidişe ancak timsahlar ağlar...

Ateş oldum, cirmimi vurdum. Öyle çoktu ki dumanı, sustum, hep sustum. Ama şimdi dilimi buldum. Ben artık konuşuyorum, sen biraz seyret. Ben yakacağımı yaktım; sen önce cirmi, sonra ateşi keşfet...

YÜZLEŞMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin