Toprak kokmuşsun sen, toprağa adanmış, toprak olmuşsunSalına salına yürür, sarıla sarıla yutardın acılarını, toprak gibi de yaşardın
Tuttuğumda ellerinden, dünyanın hâlâ iyi bir yer olduğuna inanırdım
Alırken şimdi bizi ardına, adımların ihanet gibi, yaşanamamışlarına dünün
Eğme başını be kadın, razıyım katlanmaya, sensen kucağında ölümün
Kaybetmek sevdiğini, uçurum kıyısında asılı yaşamak
Yitirmek cennet kokulu elleri, dünyada cehennemi görür gibi olmak
Ve tutunmak sensiz bir hayata, çürümüş bir devirde yaşamak
Şimdi nefes almak, koklamak bir hâtırayı, düşlemek beyazı senin adına
Ölmek... Hiç yakışmadı gülümserken düşleri görünen bir kadına...
( "Gel" dedim, "çek bi'sandalye, otur şöyle karşıma". Geldi, oturdu Ali. )- Buyur kardeşim...
"Kardeşim" deme artık bana. Seni dinlemek istedim, çünkü ne yaptıysam, ne geldiyse başıma, hepsi senin yüzünden.
- Yapmadıkların, yapamadıkların?
Hepsi... Senin yüzünden.
- Peki kardeşim, anlat.
"Kardeşim" deme! Zor iş kardeşlik...
Sen bana anlatacaksın, sıran geldi. Öt bakalım şimdi, neden ha?
- Çünkü çok sevdim.
Nasıl ha?
- Ölümüne.
Erkeksin ya, ne kolay söylemesi. Haklı çıktın seni aptal! Neden, neden bu kadar çok?
- Bir keresinde "sen şöyle iç taraftan yürü" dedim, "kaldırım kenarı tehlikeli olur". O anlam veremedi. Yüzüme baktı. "Senin güvende olmanı istedim yalnızca" diye mırıldandım. "Sen şöyle şuradan yürü, o tarafa ben geçeyim". Gülümsedi. Öyle gülümsedi ki, "bir adım daha atarsak sonsuza dek mutlu yaşarız" diye düşündüm içimde kıpır kıpır bir heyecanla.
Ah seni aptal, seni aptal!..
( Çaylar geldi masaya. Bir yudum aldım. )
Neden ulan, neden bir adım daha? O adımı atmasaydı belki şimdi...
- Şşş, sakın! Sakın Ali... Dinle, bağlama çalıyor. Tiksiniyorum korna sesinden...
Ahmak herif! Neyine güvendin be?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZLEŞME
Short Story"Bazı yaralar sâdıktır yarınlara..." Kaybedenlere yazıldı bu kitap, yarım kalanlara, eksik bırakılanlara, düşenlere, düşürülenlere, düşleri kırılan ama içinde bi'yerlerde hâlâ o deli çocuğu yaşatanlara; ve ölüme, koyu bir sitem gibi, e...