Siz hiç bir deliye takvimi sordunuz mu? Deliğe girdiği günü söyler, gerisi yoktur onda. Ben de gittiğin günü...
Kitap okuyup durdum sana, kitap gibi bekledim, kitap gibi sevdim. Ama iki çift laf etmedim adam gibi. Bazen düsturundan çok desturu önemliydi. Sevmek, emek isterdi; su ister gibi, ışık ister gibi. Kitap gibi bekledim, kitap gibi sevdim. Ben seni, dilimin kuruluğundan kaybettim.
Yalnız olmak fikri şöyle dursun da, sensiz kalmak düşüncesini yediremiyorum en çok. Allah akıl fikir versin, ne gün güneş batsa gözüme, adıma inandığım gibi inanıyorum bi'yerlerde alıp verdiğin nefese. Ve biliyorum ki beni sensiz kılan, seninle birlikte kılamadıklarımdır. Şimdi ben sana takılıp kalmış deli bir plak, sen derin bir beste, alabildiğine özgür ve uzak.
Şu hayatta şöyle ortaya koyduğum, arkasında durabildiğim pek bir şeyim olmadı benim. Haklı gururunu yaşadığım tek bir şey var ki, seni sevdim. Sevmek eylemini sende gerçekleştirdim.
Kuş kokan ellerinde tattım ben özgürlüğü. Öyle bir sarılırdın ki sen, o ellerin parçalardı kafeslerimi. Yuvarlanır giderdim yeşil ırmaklar boyu. Havayı hissederdim. En tarif edilemez duyguların yerini hiç tarif edilemez hisler aldı sonra. Öyle delirdim, tıkılıp kaldım sana.
"Ali" dedim kendime, "anlatsana..."
"Aşkın" dedi bana, "sadece sözlük anlamını karşılasan yeterli benim için." Başta anlamadım. "Bu kadar mı" dedim, "bu kadar mı anlamsız ve basit senin için?" Açıp sözlükten anlamını okudum. Sonradan anladım ki bu devirde aşklar tanımını bile karşılayamayacak kadar yaşanıyor ve bitiyor...
Ben seni öyle sevdim. Kitap gibi. Ve ben yazılandan değil, söylenmeyenden kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZLEŞME
Short Story"Bazı yaralar sâdıktır yarınlara..." Kaybedenlere yazıldı bu kitap, yarım kalanlara, eksik bırakılanlara, düşenlere, düşürülenlere, düşleri kırılan ama içinde bi'yerlerde hâlâ o deli çocuğu yaşatanlara; ve ölüme, koyu bir sitem gibi, e...