Ne güzel anne olurdun sen, bordo rengi ojeli tırnaklarınla, hep dimdik bir kadın, kucağında kocaman gözleri huzurla parlayan kızımızla, battaniyeyi çekerken üzerimize, bizi tüm tehlikelerden korur gibi ve sarılırken bize, hayata sımsıkı sarılır gibi, bütün gençliğimin ve geçenlerin o yorgun kokusu sinmiş saçlarını tararken ben, her şeyi unutup geçer gibi, gözü kızımızda, gönlü bende, hep hayal ettiğim gibi bir anne. Ne güzel olurdun sen...
- Yapma be Ali, konuşma şimdi böyle...
"Bırak abi, kavuşmayınca konuşur insanlar, bırak konuşayım."
Ne güzel olacaktın sen, bazen yırtık çoraplarımızla bağdaş kurup sıvışarak soba kenarına, bazen ben şık, deri bir ceket, sen kıpkırmızı bir tunikle, çıkarken merdivenlerden el ele, annem gibi dolanırken sen belime ve ben annemi ayrı, seni de ayrı severken, gözü gönlünde, gönlü Rabb'inde, hep hayal ettiğim gibi bir anne. Ne güzel olacaktın sen...
- Yapma Ali, sus... Al, su iç biraz.
"Şuram düğümleniyor ya Ali, yutkunamıyorum da böyle bazen, boğulacak gibi oluyorum; karışma bana, şimdi yutkunuyorum..."
Terk edildiklerinde tıkanır, unutulduklarında yutkunur insanlar. Bütün hayallerim buzdan bir kütle gibi oturdu şurama, göğsümün ortasına; sanki son bir kez görsem gözlerini, erimiş bir ömür inecek boğazımdan içeri...
Şimdi yoksun, bulutlar inmiş evimin merdivenlerine ve sen, evimin halılarını çiğner gibi salınıyorsun loş güneş ışıkları vuran yüreğimin korkuluklarından. Korkuyorum kendimden, inemiyorum merdivenlerimden. Utanıyorum çocuğumuz adsız kaldı diye. Terliklerin durmayacak köşede, soba yanmayacak ve ben annemi senden daha çok seveceğim, artık biliyorum.
Çünkü sen, terlikleri geçirip evimizde odadan odaya dolaştığını hayal ettiğim o ayaklarınla ezip geçtin beni. Bastığım yerlerde kalamadım; yersiz, yurtsuz bıraktın. Çünkü sadece gitmedin sen, unuttun beni. Anneme de anlatamadım; evsiz, öksüz bıraktın.
Ne güzel anne olacaktın sen, ellerinde hissettiğim bir yuva sıcaklığını, hep hayal ettiğim gibi...
"Yutkundum Ali, ver biraz içeyim şundan..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZLEŞME
Short Story"Bazı yaralar sâdıktır yarınlara..." Kaybedenlere yazıldı bu kitap, yarım kalanlara, eksik bırakılanlara, düşenlere, düşürülenlere, düşleri kırılan ama içinde bi'yerlerde hâlâ o deli çocuğu yaşatanlara; ve ölüme, koyu bir sitem gibi, e...