Güldüğünde ruhumun öksüz çocukları otururdu dudak kenarlarına, kanım çekilirdi ve dudakların sahiplenirdi o çocukları mevsiminden önce olgunlaşmış bir kadın gibi.
Bir kadın sevdim, yollarımın kaldırımlarından toplarken dikenleri, her koparıp aldığının yerine hercai menekşeler eken, sarıldığında etrafım duvarlarla çepeçevre, kiremit rengi dertlerime yumruk yumruğa girişen ve yıkana dek yılmayan, dinmeyen, kaskatı kesiliverdiğinde dilim kalbinin kırıklarına, susturup dilini kendi yüreğinin yaralarını kendi temizleyen, bazı zaman yanımda olmasa da uzaktan, öyle uzaklardan bana doğru baktığını hep hissettiren...
Bir kadın sevdim, retarder seslerine karışıp gitmişken telaşlarım, en aciz anlarımda hemen yan koltuğumda beliren ve huzur denen o nadide parçayı ellerime tutuşturup karanlıklarımın keskin pençelerini parmak uçlarından öpen, yorulduğumda ve sonunda diz çöktüğümde hayatın ayakları dibine, ellerini, yılların tırmalayıp kazıdığı şu eğri alın çizgilerime tane tane yerleştirip başımı ve bütün benliğimi yeniden göklere çeviren bir kadın sevdim...
Sesinle sarılırdın sen, sesinle koşar yetişir, tutardın yine ellerimden. Öyle mazlum fakat o kadar başı dik, öyle tokatlar yemiş ama silsileden muharip. Yalvarmak yoktu kitabında, belki acımak erkekliğime, zaaflarımı onurlandırır gibi tutar kaldırırdın yine.
Bana sevmeyi öğrettin işte, bakmadan görmeyi rüyalarımı, kulak asmadan duyabilmeyi yüreğimin arzularını, iniltilerini dileklerimin ve yakarışlarını heveslerimin, kucaklamayı bana sen öğrettin. En sancılı aşklara bir ibret gibi dikildin önümde ve insan kendi yazgısına en olmadık anda nasıl çelme takarmış, ben senden öğrendim.
Yalnızlık benim boynumun borcudur küçüğüm, zor olan ki sen giderek beklemeyi de öğretiyorsun bana. Bir tatlı azaptır bu, hep çekeceğim, çünkü sen dokunmadan, dokunmadan da sevmeyi öğrettin bana...
Şimdi öyle yoksun ki, yokluğun imrendiğim bir geçmiş, hiç yaşanmayacak vesaire.
Ve ben, parmak ısırarakbakıyorum adının geçtiği her şiire...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZLEŞME
Short Story"Bazı yaralar sâdıktır yarınlara..." Kaybedenlere yazıldı bu kitap, yarım kalanlara, eksik bırakılanlara, düşenlere, düşürülenlere, düşleri kırılan ama içinde bi'yerlerde hâlâ o deli çocuğu yaşatanlara; ve ölüme, koyu bir sitem gibi, e...